Cosi fan tutte!..
Kadınlar böyle yaparlar.. Aradaki "Hep" sözcüğü bana ait. Onun için parantez içine aldım, başlıkta..
Nasıl yaparlar kadınlar!..
Aman tanrım.. Ne bağlılık yeminleri.. Ne ölmez aşk masalları.. Ne sadakat sözleri.. Öylesine inandırırlar ki erkekleri..
Aslında kendilerini de inandırırlar ya.. Önce kendilerini inandırırlar hatta.. Ölesiye sevdiklerine.. Hayatlarında artık başkasının mümkün değil olamayacağına.. Gözlerinin başka hiç kimseyi görmeyeceğine..
Dünyada bir tek erkek vardır.. O da o işte.. Kendi masallarına bir inanırlar..
Sonra başlarlar erkeklerini inandırmak için dil dökmeye..
Erkek direnir başta.. "Böyle şey olmaz" der içinden.. Ya da dışından.. Ama kadınının söyledikleri öyle hoştur ki.. "Yalan da olsa söyle" der.. "Yalan da olsa.."
Sonrası bile bile lades.. O yalana inanmaya başlar.. İnanmak istediği için..
"Ben varım onun için, başkası yok" der, sonunda..
Ve bir gün bakar ki..
Kuş yuvadan uçmuş.. O ölümsüz sevgi.. Püf.. O dünyada tek, o en vazgeçilmez erkek.. Pof.. Takmış yenisini koluna.. Gününü gün etmekle meşgul.. Tam da inandığı gün terk edilen erkek, şaşkın.. Yıkık.. Öfkeli..
Cosi Fan Tutte'yi işte bunun üzerine kurmuş Mozart..
İki kız kardeş.. İki delikanlıya nasıl âşıklar.. Oğlanlar kızların aşkına ve sadakatine nasıl inanmış..
Ama görmüş geçirmiş bir arkadaşları var..
Onlara diyor ki, bir gün içki masasında.. "Boş verin bu palavraları.. Üç gün kaybolun, yenileri çıksın karşılarına..
Sizi anında unuturlar.."
Olurdu, olmazdı.. Hadi bahse tutuşuyorlar.
İki delikanlı "Askere gidiyoruz" diye ortadan kayboluyorlar.. Ertesi gün de, tebdili kıyafet, kızların karşısına yeni âşıklar olarak çıkıyorlar. Bu defa, delikanlılar, yeni kimlikleri ile birbirlerinin nişanlısına kur yapıyorlar.
Nişanlılar askere giderken, göz yaşları döken, ebediyen bekleme sözü veren kızlar, önce biraz direnir gibi oluyor, sonra teslim bayrağını çekiyorlar.. Hadi yeni nişan.. Hatta nikâh..
Nikâh günü delikanlılar gerçek kimlikleri ile ortaya, kızların ipliği de pazara çıkıyor.
Normal opera olsa, son ölüm ya, çifte cinayetle biter.. Bu Opera Komik.. Mutlu sona ulaşması gerek..
Mozart, herkesi eski sevgilisine döndürür.. Ama siz düşünürsünüz.. Her şey bir daha eskisi gibi olur mu?..
Kadınlar Böyle Yapar'ın ana fikri bu.. Kadın havaii meşreptir. Göz önünden kaybolmayacaksın ve kaybetmeyeceksin.
Gözden ırak, gönülden ırak, sanırsınız ki bizim sözümüz.. Her dilde var oysa.. Out of sight, out of mind!..
Çünkü kadın her yerde kadındır ve her zaman..
Onun için Kadınlar (Hep) Böyle Yaparlar!..
Bakın şimdi bunu da aslında söyleyen bir kadın.. Yekta Kara..
Mozart'ın Ortaçağ öyküsünü alıp günümüze getiren, şövalyeleri at yerine motosiklete bindirip, kızların eline aşk mektupları değil, mesaj yollayan cep telefonları vererek "Kadınlar her yerde, her zaman hep böyle yapar"ın altını çizen o..
Müthiş bir gösteriydi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın yıl sonu galası..
Ne zamandır bu kadar güzel bir opera izlememiştim. En güzel yanı da, orkestrasından korosuna, görev alan herkesin öğrenci olması..
Geçerken çukura baktım. Nasıl pırıl pırıl gençler, enstrümanların başında.. Ve de ne güzel çaldılar..
Osman Şengezer, fevkalade pratik, ama enfes bir dekor yapmış.. Başladı, oyun..
Bayıldım.. Bayıldım.. Bayıldım.. Gençler müthiş.. Gençler harika.. Gençler pırlanta..
Bir Çiğdem Soyarslan izledim.. Daha birinci sınıf öğrencisi imiş.. Harika bir soprano.. Birinci sınıf da oyuncu..
İki kızın hizmetçisinde Özlem Bulut yıkar geçer..
Ya ötekiler.. Pınar Ünker, Erkut Cantürk, Caner Akın.. Hele hele Arman İşleker..
Yekta Kara öylesine çağdaş, öylesine güncel yorumlamış ki oyunu, bir Mozart Operası değil, West End'de bir müzikal seyrediyorum sandım kendimi bir ara..
İstanbul Devlet Operası'nın bir lise müsameresine çevirdiği West Side Story'yi bu ekip sahnelese, İstanbul'da yer yerinden oynar, bütün bir kış, kapalı gişe geçerdi..
Bu gençler müthiş.. Bu gençler harika.. Orası tamam. Tamam da.. Mezun olunca ne olacaklar? Bu harika sesleri, bu yetenekleri, müziğin içinde tutacak kadrolar elimizde var mı?
Gecenin en mutlu adamı, başarının altındaki imza, Konservatuvar Müdürü Prof. Mesut İktu'ya bunları sorup keyfini kaçırmak istemedim..
Mevcut bütün opera ve baleler "Kadro" diye inlemekteler. Maliye ve Kültür Bakanları el ele verip bu kadroları çıkartmıyorlar.. Nerde kaldı yeni Operalar, Baleler, Orkestralar kurula..
Gençler harika. Onların yolunu açması gereken biz yaşlılar, biz iş başındakiler, felaketiz.
Asıl bu halimiz tam Opera Komik!.. Değil.. Opera trajik!..