Fatih Altaylı kardeşim "Hıncal Uluç abimiz bazen iyice saçma yazıyor" demiş.
İki şeyden biri.. Ya ben saçmalıyorum.. Ya Fatih okuduğunu anlamıyor.. Ya da patronu nezdinde kredisini yukarda tutmakla programlanmış beyin, okuduğu her şeyi öyle anlamaya zorluyor..
Açık meydan okuma..
Fatih, Hürriyet okurunun haberdar dahi olmadığı yazımı koysun köşesine.. Altına da kendi yanıtı.. Hürriyet okuru karar versin, kim saçmalıyor..
"Dinç Bilgin iyi yaşamamış" diye başlık atmış.
Yuh!..
Benim yazımda öyle bir ima dahi yok.. Adam çarpılır..
Dinç Bilgin çok iyi yaşadı.. Harika yaşadı.. 150 yıllık bir gazeteci aileden gelen, gazeteden başka hiçbir geliri olmayan, ama çağdaşlaşmayı çok iyi bildiği için, Hürriyet'i kendi bölgesinde ilk geçen, hatta ezen Yeni Asır'ı ile başlayıp, Türkiye'nin en iyi gazetesi Sabah'a gelen.. atv gibi harika bir televizyon kuran, yığınla gazetesi, dergisi, radyosu, televizyonu olan birisi olarak, harika yaşadı..
Hemen her şeyi vardı.. Ve Fatih Kardeşim aslında bal gibi biliyor ama saptırıyor.. Patronunu mutlu etme yarışı içinde kaleme aldığı yazısında sözünü ettiği tekneler, uçakların hepsi, gazeteci Dinç Bilgin'indi. Yani banka işinden çok çok önce.. Yani banka hortumlayarak değil.. Banka Bilgin'e bir şey vermedi, sahip olduklarını aldı götürdü aslında.. Banka Dinç Bey'i hortumladı bir anlamda.. Gene saçmalıyorum değil mi Fatih?..
Ama bugünkü yaşantısı Fatih Altaylı'nın yaşam düzeyinin çok altında.. Ben bunu yazdım..
Dinç Bilgin yanlış danışmanlarının kurbanı olmasaydı, bugün gene o harika yaşamını sürdürüyor olacaktı.. Karga kılavuzlar, Dinç Bey'e her şeyini kaybettirdiler. Hapislere düşürdüler.. Hâlâ devam eden mahkemelerin muhatabı yaptılar.
Fatih "Hortumcu" Bilgin'in hâlâ nasıl olup da mükellef ve müreffeh bir hayat yaşadığı saptırmasını iki günde bir tezgâha sürünce yazdım ve sordum..
"Bugün Dinç Bilgin mi, Fatih Altaylı mı daha iyi yaşıyor" diye.. Hepsi bu..
Bak Fatih..
Şimdi bilgine..
Dinç Bey'in "Gemi büyüklüğündeki" yatları hiç bir araya gelmedi. Headlines, bankadan 5 yıl önce 1993'te alındı, 1996'da satıldı. New Century tekne ipotek edilerek kredi ile alındı, 2000 yılının başında satıldı. Yani banka yokken alındı. Banka gelince satıldı.
1990'da alınan pervaneli uçak, satıldı. Daha sonra alınan uçak da satıldı. Sonuncusu 1997'de gene kredi ile alındı ve BBDK bankaya el koyunca, yapımcı şirkete geri verildi.
Londra'da malikâneler değil, bir tek ev vardır. Leasing ile alınmış, o da geri verilmiştir.
Bak Sevgili Fatih..
O dediğin tekneleri yaz aylarında tatil yapmak için emrime vermek istedi Dinç Bey.. Uçakla istediğim yere gidebileceğimi söyledi.. Kibarca geri çevirdim hep..
Gazeteci, gazeteci gibi yaşamalı..
Patron gibi yaşamaya başlar, o sınıfa atlar, o yaşam düzeyine kendisini kaptırırsa, orada kalmak için vermeyecek ödün bırakmaz..
Hıncal bugün başı dimdik dolaşıyorsa, Türkiye'deki hemen tüm medya kuruluşlarından, (Hürriyet dahil) gelen sınıf atlama tekliflerini elinin kenarı ile itmesindendir.
Kimseye verilecek ödünüm, kimseye ödenecek diyetim yok..
Bugünkü yaşam düzeyimi, Sabah beni kovsa da sürdürebilirim. O kadar mütevazı.. Ben bu yüzden eğilmem.. Yıkılırım, ama eğilmem. Yıkılır, ayağa kalkarım hep..
Sevgili Fatih..
Benim için gerçek kardeş gibi olduğunu biliyorsun.. Öyle kal e mi!..
Yanaklarından öpüyorum..