Hamuru yayarsınız. Üzerine önceden hazırladığınız harcı koyar, fırına verirsiniz. Çıkan pide olur.. Lahmacun olur.. Pizza olur.. du.. Meğer bir de Köy Ekmeği olurmuş..
Grissini diye bir yer.. Nişantaşı'nda.. Dadandım.. Sırf bu köy ekmeğini yemek için.. İki çeşit.. Yeşil ve kırmızı.. Böyle bir lezzet olmaz..
Benim İtalyan mutfağı ile başımın pek de fazla hoş olmadığını okurlarım bilirler.. Grissini niye uğrak yerim oldu, peki..
Bir defa her şey güzel.. Dekor.. Servis.. Yemekler.. Salatalar.. Ve de hızlı.. Sinemaya, tiyatroya yetişeceğiz. Ayaküstü uğruyoruz. Fast food hızında, ama en kalite restoran kıvamında.. Benim yaşımda olanlar bilirler.. Ankara'da efsane bir Piknik vardı.. En hızlı.. En güzel.. Onu hatırlatıyor bana..
Yolunuz Nişantaşı'na düşerse, Grissini'yi ve hele o köy ekmeklerini mutlak deneyin, derim..
Çünkü bu köy ekmekleri, hamurüstü harç olarak fırından çıkanlar arasında, Kilisli'nin lahmacunundan sonra, iki numara benim listemde..
Kilisli'nin lahmacunu ile mukayese de yanlış ya.. Çünkü o, "Out of This world" yani bu dünyaya ait değil.. Orada lahmacun yiyen herkes ayni soruyu sorar kendine çünkü..
"Bu lahmacunsa, daha evvel yediklerim neydi, peki?.."