"Hıncal Bey, gene SABAH'ın Donanma Kupası zamanı.. 26 Temmuz pazartesi Çeşme Sheraton'da ödül gecemiz var.."
"Tamam geliyoruz.. Yasemin.. Çıkar bana bir Çeşme tatili bundan bakalım.. Perşembeden gidelim.. Salı döneriz.. Sami'yi de ara.. Öcal Ağbimle programı yapsınlar.."
"Tamam Hıncal Bey!.." Şimdi bu ne demek.. Abbas yolcu demek.. Hafta sonunu kurtardık.. Sevgi zaten atmaca gibi bekliyor, Hıncal'ı bir yere gitse de köşeye konsa.. Cumartesi ona.. Pazar.. Benden yıllardan beri istenen, yani tekrarı istenen bir ODTÜ'lü hikâyem var ya.. Onu basar, romantik okuru mutlu ederiz. Pazartesi zaten kapalıyız.. Geriye kalıyor, salı çarşamba.. Onun için de sizlerden özür diler, "Haftaya perşembeye dek" deriz..
Olur mu?.. Olur..
Bu gazeteye geldiği günden beri, yani nerdeyse 15 yıldır yıllık izin yapmadan yazan adama iki güncük kaçamak hakkı yok mu?.. Sıkı dur Çeşme.. Geliyorum!..