Dünya üzerinde adını böyle inkar eden bir kişi daha varsa bilmem..
Ahmet Küflü!..

Bu kadar dinç, bu kadar dinamik.. Bu kadar çalışkan.. Bu kadar üretici, yaratıcı.. Bu ülke kültürüne bu kadar hizmet etmiş..
Ahmet Küflü demek
Bilgi Kitapevi demek.. Adı onunla özdeşleşmiş..
1930'da Söğüt'te, Osmanlı'nın ilk başkentinde doğmuş.. Şimdi Cumhuriyetin ebedi başkentinde yaşıyor. Galatasaray Lisesi'ni bitirmiş.. Hayata 20 yaşında spor muhabiri olarak atılmış.. Benim gibi.. Sonra spor sayfa sekreteri olmuş.. Benim gibi.. Sonra yazı işleri müdürü.. Benim gibi..
Sonra o gazeteciliği bırakıp Bilgi Kitapevi'ni kurmuş.. 1955.. Benim Ankara'ya gelip artık yerleştiğim yıl..
Subay babam bir kente geldi mi, ilk kitapçı ile ahbab olurdu. Zorunlu ahbablık.. Babam hergün kitapçıya uğrardı, yeni bir şey gelmiş mi diye bakmak için.. Hergün gidince de ahbab oluyorsun..
Hele Küflü, 10 yıl sonra Bilgi yayınevini kurunca ahbablıkları iyice arttı.. Babam her fırsatta Bilgi'ye uğrardı. Uzun sohbetler.. Babam iyi bir sağcı idi.. Küflü müthiş bir solcu.. Nasıl anlaşırlardı, nasıl böyle dost oldular, kimse merak etmesin.. O zaman fikir ayrılıkları dostlukları engellemezdi.
Ben Bilgi Kitapevi'ni iyi bilirdim, çünkü hergün mutlak uğrardım. Bilgi Yayınları'nda oturan Küflü'yü babam sayesinde tanıdım..
Sanmayın ki, sadece babam.. Tam da Kızılay'da, yani Ankara'nın göbeğindeki Bilgi Kitapevi, sanatçılar, yazarlar, tiyatrocular, politikacılar, diplomatlar, bürokratlar, aydınlar, gazeteciler, hatta sevgililerin buluşma yeriydi.
Sanatçı, yazar, şair Suat Taşer "Bilgi'ye geliyor, kitaplarla flört ediyorum" derdi.. İlk kitabımda Küflü'nün imzası var. Sarı Kırmızı Kaşkol'ü düşünen o, planlayan o, yayına hazırlayan oydu.. Ben elimi sürmedim hiçbir şeye..
Şimdi bunları niye yazdım diyeceksiniz..
Vefa artık var.. Dostları İstanbul'da bir 50. Yıl Galası düzenlemişler Ahmet Küflü için.. İstanbul'da.. Ben Monaco'da iken..
Orda yoktum.. Ama Küflü bilir.. Gönlüm, yüreğim orada idi..
Nice yıllara Ahmet Küflü dostum.. Baba dostum.. Ağabeyim..
Nice yıllara..