Günlerdir gazetelerimizi izliyorum.. Sezar'ın hakkını Sezar'a veriyorlar.. Eurovision organizasyon ve yayınını koyacak yer bulamıyorlar..
Burada başarı, doğrudan TRT Genel Müdürü Şenol Demiröz'e ait.. İş başına geldiğinde çok az bir zaman kalmasına rağmen geçmişte yapılan tüm anlaşmaları iptal edip, yepyeni bir organizasyon yapmaya cesaret etti..
Cesaret!..
Başarının en önemli koşulu.. Eskiye devam etse, başarsa alkışları alır, başaramazsa "Efendim, ben benden evvel yapılan planları uyguladım" der kurtulurdu.
Oysa.. "Eski"yi iptal ettikten sonra altında tümüyle kendi imzası olan "Yeni" başarısız olsa, Şenol Demiröz kurşuna dizilirdi.
Ben "Risk alan" insanları severim.. Bu risk alanlar yüzündendir ki, Türk insanına had çizmenin kimsenin haddi olmadığı ortaya çıkıyor. Bu risk almaya cesaret edenler yüzündendir ki, Türkiye'nin böyle bir şey başarmasını hayal bile edemeyenler, fena halde mahcup oluyorlar..
"Biz kim, bunu yapmak kim" deyip, peşin kaçışlarımız yüzünden bu aşağılık komleksi yaratan durum ortaya çıkmıyor mu, hep?..
Oysa bakın neler yapıyoruz?.. Teşebbüs etmeye, yapmaya cesaret ettiğimiz için..
Başta Cumhurbaşkanı, bu ülkede büyük bir çoğunluğun Şenol Demiröz adına şüphe ile baktığı günlerde "Güvenin" diyordum..
Demiröz ilk büyük sınavından bu güvene layık olarak çıktı.. Tek hatası, geçen hafta yazdım, bu organizasyonu Türkiye'ye getiren eski Genel Müdür Yücel Yener'e saygıda kusur etmesiydi.. Yarın Demiröz de "Eski Genel Müdür" olacak.. Hiçbir makam kalıcı değil.. Ama saygı artık bu ülkede kalıcı olmalı..
Saygı ve vefa!..
Ben Eurovision'u televizyondan izledim.. Yayın genel hatları ile mükemmele yakındı..
Eleştirilere katılıyorum.. Athena'nın şovu yansıtılamadı.. Meğer bir kenarda esrarengiz bir darbukacı varmış.. Sonda nereden çıktığı anlaşılmayan dansöz de oymuş.. Bilmece gibi..
Meltem Cumbul.. Allah bir insana yetenekleri bu kadar yığar.. Ama anlıyamıyorum.. Son zamanlarda başarılı işi yok.. Sahnede rüküş, sahnede sevimsiz.. İngilizce alay konusu olmuş, BBC'de.. İngilizcesini İngilizceye çevirmişler..
Korhan dört dörtlüktü, ama ona da fazla iş düşmedi.. Bülent Özveren sanki her şeyi kendine göre düzenlemiş. Görünen sunucular kukla.. Asıl sunucu görünmeyen Özveren.. Bu nasıl şey?..
Sevgili kardeşim Bülent, TRT'nin ev sahibi, kendisinin de, devlet televizyonu sözcüsü olduğunu unuttu. Başından sonuna konuk ülkelere çamur attı, durdu. Yani adamlar uğraşsa, diplomatik skandal olur.. Bu arada yarışmayı da beş paralık etti..
"Burada yarışma, marışma yok.. Bütün oylar hatır için veriliyor" dedi, durmadan, her oyun sonunda.. Haksız mıydı?. Pek değil.. Ama dedim ya.. Yarışmayı bu yıl düzenleyen bizdik ve ev sahibi idik.. Daha nazik olmamız gerekirdi.
Özveren her oya saldırırken, bir şeyi eksik bıraktı. Türkiye'ye gelen oyların, Avrupa'da Türkler'in çoğunlukla yaşadığı ülkelerden geldiğine hiç dikkati çekmedi nedense.. Cep telefonu mesajı ile oy verilen bir yarışmada, Avrupa'daki Türk oyların bizi sıralamaya soktuğunu da söyleseydi, belki o zaman bağışlar "Doğrucu Davut" derdik.. Onlara "Eğri" deyip, bize gelince gözleri ve ağzı kapamak, TRT'ye yakışmadı.. Bülent Özveren'e değil, adına konuştuğu TRT'ye yakışmadı..
Bu yorumları TRT adına konuşan sunucu değil, yanına oturtacağı kurum dışı, bağımsız bir yorumcu yapmalıydı, aslında..