İç oyun seyrettim, arka arkaya.. İçünden de müthiş keyif aldım.. Tiyatromuz, özeli, devleti, yereli ile bir hamle içinde.. Benim gibi bir tiyatrosever için bunları yazmak bir mutluluk..
***
Özelden başlayalım..
Kenterler'de ınishmorelu Yüzbaşı, ırlanda Kurtuluş Ordusu'nun canına okuyan bir hiciv..
Yani göz kırpmadan adam öldüren yasadışı bir silahlı gurupla, hem de bir ırlandalı olarak bu kadar dalga geçebilmek..
Mesele ne bilir misiniz?..
Hoşgörü.. Eloğlu, filmde, tiyatroda, televizyonda böyle eleştirileri hoşgörü ile karşılama olgunluğuna sahip.. Teröristleri dahil..
Martin McDonagh enfes bir oyun yazmış, ama bizdeki başarının ardındaki isim Mehmet Ergen.. Harika bir çeviri.. Harika bir yönetim.. Mehmet 15 yıldır Londra'da yaşıyor, ödül üstüne ödül alıyormuş.. Yüzbaşı'yı izlerken, tüm bunların boşuna olmadığını görüyorsunuz.. Nefes nefese izlenen bir komedi yaratmış Mehmet Ergen.. Teşekkürler.. Alkışlar..
Oyunculara da büyük alkışlar.. Başta Mehmet Birkiye.. Adam sanki sahnede doğmuş.. Bu ne kadar rahat, ne kadar çarpıcı, ne kadar etkileyici bir oyundur.. Ama gençlerin ustadan kalır yanı yok.. Halan Gerçek, Yeşim Koçak, Engin Hepileri, Doğan Yalabık, Cengiz Bozkurt, Bülent Şakrak, Bartu Küçükçağlayan..
Bir ekibin hepsi mi bu kadar başarılı olur..
Sanırım, gene Mehmet Ergen'e uzanıp oyuncu yönetimine de alkış yağdırmak gerek..
ınishmorelu Yüzbaşı, yılın oyunu olmaya aday.. Mutlak, ama mutlak izleyin..
www.kentoyunculari.com-0 212 246 35 89
***
Gelelim devlete..
Kır, zor bir oyun.. Zor oyunu kaldıracaklar gitsin.. Ben bayıldım.. Hem de nasıl bayıldım.. Hiç bitsin istemedim.. Vaktin nasıl geçtiğini de anlamadım. Buna karşılık zerre hoşlanmayanlardan, hatta ilk perde sonunda çıkanlarla da konuştum..
Kentten kıra göçen bir karı kocanın dramı.. Bir de genç kız var tabii işin içinde.. Martin Crimp nasıl ilginç, nasıl güçlü bir oyun yazmış.. Ve de Işıl Kasapoğlu nasıl bir kere daha doruklara vurmuş.. Bu zor oyunu, bu kadar merakla, ilgiyle izlenir yapmak kolay iş değil..
İlkü Duru.. Celal Kadri Kınoğlu.. Almila Uluer.. İçü de ilk kez izlediğim oyuncular.. Demek uzun zamandır Devlet Tiyatroları'nın kapısını çalmıyorum. Kusur herhalde bende değil.. İç harika oyuncu buldum sahnede..
İçü için de sayfalar yazabilirim.. Kınoğlu ve Duru, gerçekten çok zor rollerini, hiç de rol kesmeden, hiç teatral olmadan nasıl yaşıyorlar.. Almila Uluer ise, tiyatronun jön dam ihtiyacına cevap verecek bir yetenek.. Hem fiziği, hem oyun gücü ile, sanırım kendinden çok bahsettirir. Sanırım TV dizileri yapanlar da yakında farkına varır, kapışırlar..
Buram buram bir tiyatro istiyorsanız, Kır'ı kaçırmayın.
(0 212 246 35 89)
***
Ve de Şehir Tiyatroları..
Bir Shakespeare daha.. Bu defa komedi.. Hırçın Kız.. Bundan üretilen Kiss Me Kate müzikali ile ayni anda sahnelenmesi hoş bir tesadüf.. Hem onu, hem ötekini izleyip karşılaştırma yapmanız mümkün..
Tüm kentin yaka silktiği kızı yola getiren zengin eş avcısı delikanlının hoş hikayesi, doğal olarak M.Ali Alabora ve Meltem Cumbul üzerinde dönüyor..
Alabora olağanüstü.. Onu sahnede izlemek nasıl bir keyif oldu anlatamam.. Ekranlardan, filmlerden kamyonla para kazanmak mümkünken, gidip 3 otuz paraya tiyatro oynamak bir ideal işi.. M.Ali'de bu var.. Adamın ruhu sanat bir defa.. Burada da sanat için, zevk için var.. Bravo M.Ali..
Meltem Cumbul'da biraz hayal kırıklığı yaşadım.. "Keşke bu kız New York'ta doğsaydı" diye kaç kez yazdığımı hatırlıyorum. Allah vergisi bir müzikal yıldızı idi.. Fiziği.. Sesi.. Dansları.. Oyun gücü.. Daha ne olsun?..
Ama Hırçın Kız'da hafif kaldı.. Ne tahammül edilmez Kate'i yaşattı bize.. Ne de bu kadar kolay yola gelişini kabul ettirdi.. Kate'in ayağı yere sağlam basmadı.
Kemal Kocatürk, hayli kalabalık oyunu iyi sahneye koymuş.. Trafik, tempo yerli yerinde.. Tek itirazım, Shakespeare'de yaptığı düzeltme.. Günümüz feministlerini mutlu etmek için, dünyanın en büyük tiyatro yazarının mesajını tersine çevirmek kimin haddine.. İstelik bu kadar iğreti duran, bu kadar sahte bir ekleme sahneyle buna cüret etmek, tiyatro ayıbı..
Feministsen yığınla feminist var. Onlardan birini seç.. Shakespeare'e kimse dokunmasın, lütfen..
Dekora bayıldım.. Barış Dinçel'e alkış..
Ama, bir zarafet, bir şıklık, bir cazibe döneminin kılıklarının cambazhane palyaçolarını andırmasına fena halde öfkelendim. Zühal Soy'un kostümleri, izleyiciyi rahatsız edecek, oyundan koparacak kadar kötü.. Yazık o kadar masrafa..
Amma velakin, son sözde, Hırçın Kız, keyifle izleniyor. Özellikle lise öğrencileri Shakespeare'i tanıma açısından izlemeliler.
(0 212 240 77 20)