Bilkentli olduğunu söyleyenlerden yığınla posta.. Vay efendim Bilkent'e nasıl hakaret edermişim?.. Nasıl kara çalarmışım?.. Acele özür dilemeliymişim.. Kibarca rica edenlerden tehdit edenlere kadar her üslupta.. İnanamıyorum.. Bu kadar kırılgan, bu kadar alıngan bir millet olabilir mi?.. Türk gençliğini hem de nasıl tehdit eden bir korkunç tehlikeden, bir dehşetten söz ediyoruz.. "Mücadele için tüm bireylerimiz ve kurumlarımızla el ele vermeliyiz" diyoruz.. Kıyamet, gençliği zehirleyen uyuşturucular için kopmuyor.. O kimsenin umurunda değil. Yazıda Bilkent adı geçmiş ya.. Skandal o.. Ya derhal özür dileyeceğim, ya o yazıyı bana yedirecekler.. Bunlar öylesine kırılgan, öylesine alıngan ve öylesine korkaklar ki, yazıda Bilkent adının niçin geçtiğini görmekten dahi acizler.. "Türkiye batsın, aman Bilkent'i karıştırmayın.." Niye bu yazıda Bilkent adı geçiyor.. Çünkü gençliğimize yönelik en büyük ve en ciddi tehdit uyuşturucuyu ölümü ile gündeme getiren Selen, Bilkentli.. Açıklamalardan öğreniyoruz ki, İstanbul'da yaşayan aile, Ankara'da eroine alışan kızlarını kurtarmak için, çevresini, okulunu değiştirme kararı almışlar. Bir yandan tedavi başlarken, bir yandan da Yedi Tepe üniversitesine nakledilmiş. Asıl önemlisi.. "Bilkent" konusunun bir de öncesi var.. 20 haziran 2003'te bir gurup Bilkent öğrencisinin feryadına sütunlarımızı açmışız..
Ne demiş delikanlılar..
"Bilkent bu ülkenin en iyi okulu.. En iyi ailelerin çocukları burada okuyor. Bu da uyuşturucu mafyasının iştahını fevkalade açıyor. Uyuşturucu satıcıları, gayet iyi korunan okula girip mallarını satamıyorlar. Bu yüzden bu okulda okuyan öğrencileri kurye yapmaya çalışıyorlar. Bize geldiler. Mallarını okula götürüp satmamız için tehdit ettiler. Polise gittik. Hiçbirşey yapmadı. Sanırız polis de bunlarla ortak.." Yani.. Bilkent'i karalamayı geçin olağanüstü bir yüceltme var. Hedef seçilme sebebi de bu.. Şimdi böylesine yüce bir okulu korumak için bu ülkenin tüm güçleri elele vermeli değil mi?. Biz de öyle düşündüğümüz için kaleme sarıldık ve ilk tepki, Bilkent Rektörü'nden geldi.. Ama bakın nasıl geldi: "Biz bu ülkenin en iyisiyiz, onun için hedef seçildik" diyen delikanlılar ve onların mektubunu yayınlayan ben, Bilkent'e kara çalmak isteyen tetikçiler ve yardakçıları" ilan edildik. Polis de "Bilkent jandarma bölgesi" deyip aradan çekildi. Konuya önce ilgi gösteren İçişleri Bakanından da bir daha ses çıkmadı. Bizim Daumcu medya zerre üzerine gitmedi. Olay kapandı.. Kapandı sandık oysa.. Altı ay geçmeden de Bilkentli Selen'in aşırı doz eroinden ölümü haberi geldi.. Şimdi bu ülkenin sorumlu bir gazetecisi olarak, ne yapacağınızı söyleyin bakalım.. Alıngan, kırılgan bayanlar baylar.. Bilkent bu ülkenin en gözde, en üzerinde titrenmesi gereken eğitim kurumlarından biridir. Böyle olduğu için soyadı Uluç olan iki genç, tüm tercihlerini Bilkent üzerine yaparak bu okulu kazanmışlardır ve Bilkent'te okumaktadırlar. Yeğenlerimdir onlar benim.. Yeğenlerimle de, okulları ile de gurur duyarım.. Genelde bu ülkenin en iyi üniversitelerinden biri, özelde iki yeğenim orda olduğu için Bilkent'e yönelen tehditlere karşı savaşırım. Ben kedi değilim. Pisliğin üzerini örtmek sadece kokuyu alır. Pislik oradadır. "Adımız geçmesin" diye çırpınır, bu pırlanta okulun öğrencilerine yönelik eylemleri örtbas ederek geçiştirmeye çabalarsanız, asıl o zaman bu kutsal yuvaya ihanet, asıl o zaman uyuşturucu mafyasına hizmet edersiniz. Bugün bu ülkede uyuşturucu kullanımın 11 yaşa, yani ilkokul düzeyine indiğini dünya narkotik raporları söylüyor.. Lise ve üniversite öğrencileri arasında kullanım oranının akıllara durgunluk verecek boyutlara ulaştığını da.. Konuştuğum gençler "Nasıl yaygın.. Kimler, ne akla hayale gelmez ailelerin çocukları kullanıyor, inanmazsınız" diyorlar.. Selen'in kullandığına inanılır mı?.. Ama uyuşturucu böyle yayılıyor işte.. İnanmadığımız, başımıza geldiğinde de, saklamaya çalıştığımız için.. Ve de bir gazete, bir televizyon bu soruna sahiplenip, sonuna dek gitmediği için.. İki gün söyleyip, üçüncü gün başka konulara atlamayı, tiraj ve reyting hesapları için uygun gördüklerinden.. Uyuşturucu peşine takılmak, zor, zahmetli ve tehlikeli olduğundan.. Gençlik elden gidiyor.. Biz kına yakıyoruz.. Aferin bize.. Ateş düştüğü yeri yakıyormuş.. Boş ver. Bizim yuvamıza düşene kadar susup otururuz.. Bize düştüğü zaman da iş işten geçmiş olurmuş.. Aman sen de.. Bize nasılsa düşmez.. Hep öyle değil mi zaten.. Ateş bize değil, başkalarına düşer hep.. Böyle düşünmüyor muyuz?. Şu anda bunları okuyan siz, aynen böyle düşünmüyor musunuz?. O zaman.. Kahrolsun Hıncal.. Özür dilerim, bayanlar baylar.. Tatmin oldunuz mu?.