Beşiktaş 'ın yenildiği, Fenerbahçe'nin berabere kaldığı Gençlerbirliği'nden alınan üç puan çok kıymetli. Ama asıl kazanırken yanlışları görmek gerekir. Galatasaray tam 65 dakika "Uyurgezer" gibiydi. Terim'in "Sahada mücadele eden, oynadığı oyunla keyif veren, kazandığında da kaybettiğinde de saygı duyulan" felsefesinden çok uzaktı. Kadro yapısı sanki ilk kez yan yana oynayan birbirine yabancı oyunculardan kuruluydu. Galatasaray 65 dakika topu ayağa isabetli pasa dönüştüremedi. Yardımlaşma, pozisyonunu kaybeden arkadaşının yerini doldurma anlayışı zayıftı. Gökhan Zan emek harcayarak kazandığı topları hücum hattına şişirerek yolladı. Melo, Zan'ı "İleri vurma! Pas vererek oyna" diye sık sık uyardı.
Sercan-Baros ikilisi göbekte birbirlerine yakın oynayınca kalabalık Gençler savunmasına takıldı. Riera ile Aydın'ın kanat bindirmeleri olmadığı gibi savunmaya da yardım etmemeleri Galatasaray'ın hücuma çıkmasını önledi; Gençler'in kolay atak yapmasına yol açtı. Aydın-Riera ikilisi yürüyerek oynayıp, Baros-Sercan ikilisi de göbekte sıkışınca Melo ile Selçuk araya final topları bırakamadı. Bu etkisiz oyun Galatasaray'ın hücumda tıkanmasına yol açtı. Melo, Hakan Balta, Servet ve özellikle Eboue aklı başında oynayan isimlerdi. Eboue akıllı toplar kullandı, arkasına rakibi kaçırmadı. Melo da savunmanın önünde kritik toplar kesti. Basit ve dikkatli oynayan Servet, müdahalelerinde zamanlamayı doğru yaptı. Galatasaray'ın yardımlaşmadan uzak, dağınık oyunu sırasında Gençler Tum'la iki net gol kaçırdı.

TERİM'İN HAMLESİ ÇEVİRDİ
Soyunma odasındaki "Terimsilin" etkisiyle Galatasaray ikinci yarıya iştahlı başladı. Terim'in Emre-Ayhan hamlesi sonrası Melo'nun hücuma yakın oynaması, Sercan'ın sağ kanada geçmesi durgun Galatasaray'ın etkili hücum yapmasını sağladı. Kurulan baskı sonucu sahanın en iyisi Eboue'nin golü geldi. Burada Eboue'nin klas vuruşu kadar Melo ile akıllı paslaşan Emre'nin ortası çok güzeldi. Sercan'ın vurmayıp topu Eboue'nin önüne yuvarlaması da akıl doluydu.