RİJKAARD ile başlanan iki sezona Galatasaray hazır oyuncularla ve tam kadroyla giremedi. Sakatlıklar diz boyuydu. Sakatlanan da dönmek bilmiyordu. 27 Haziran'da start alan bu sezonki hazırlıklarda iki kamp geride kaldı. Yaklaşık bir aylık süreçte Arda'nın hafif sakatlığı dışında eski problemlerden eser yok. Herkes keyifle çalıştı. Antrenmanlar çok neşeliydi. Almanya'daki her istasyon çalışmasının başlangıcında Kaptan Arda vardı. Bu resmin perde gerisinde "Galatasaray ruhunu geri getirmek istiyorum" diyen Fatih Terim'in büyük katkısı var. Hocanın futbolcularla sıcak ilişkisi, kapısının onlara her zaman açık oluşu, verdiği güven duygusu, antrenman bitmesine rağmen sahada kalıp ayak tenisi oynaması, özlenen Galatasaray'ın resminin yeniden şekillendiğinin işaretleri... Bunda Hasan Şaş'ın ve Ümit Davala'nın futbolcu kimliklerinden kurtulup tamamen teknik kadronun parçası olmalarının ve gülen adam Taffarel'in yarattığı enerjinin de katkısı büyük.
Sakatlıklara değinmişken... Medyanın bundan payını alamadığını söyleyelim. Terim'siz dönemlerde medyanın ne kadar hamladığı Almanya'da ortaya çıktı. Medya mensupları kendi aralarında oynadıkları maçta tam altı sakat verdi! İlk yardıma koşanlar da Galatasaray'ın sağlık heyetiydi.