Günümüz futbolunda zirveye damgasını vuran takımların oyun felsefesinde savunma hücumdan, hücum da savunmadan başlar. Galatasaray'ın Terim'le zirve yaptığı 1996-2000 takımı bu felsefesinin Türkiye'deki tek temsilsiciydi. Bu felsefe, finalini UEFA Kupası'nı kazanarak yaptı. Fatih Hoca şimdi Galatasaray'da bu felsefeyi yeniden inşa etmeye çalışıyor. Bunun takıma yerleşmesi ancak mücadele gücü yüksek, tekniği, topu kullanma becerisi üst düzeyde ve en önemlisi yaratıcı özelliği güçlü olan oyuncularla gerçekleşir. Galatasaray kadro yapısı olarak bu özellikleri henüz tamamlamıyor. Fizik güce dayalı oyuncu sayısı ile yaratıcı oyuncu arasında sayısal olarak dengesizlik var.

CAMBİASSO VEYA MELO
Arda ve Selçuk yaratıcı, yönlendirici oyuncular. Selçuk iyi top sakladığı gibi araya final pasını tek hamlede ve çabuk atıyor. Selçuk'un veriminin artması için yanına Colman türü biri gelmeli. Twente, alan daraltıp top rakibe geçtiğinde pres yapınca Arda ile Selçuk'un yaratıcılığı sınırlı kaldı. Arda ile Selçuk'un etrafında top kullanan, top kaybetmeyen oyuncu sayısı artarsa bu ikili işlevi daha kolaylaşır. İsimleri geçen Cambiasso ya da Felipe Melo'dan biri alınırsa orta sahadaki dağınıklığı fazlasıyla giderirler, savunma da rahatlar. Bu iki oyuncu sadece savunma yapmıyor, topu oyuna doğru soktuğu gibi hücuma da dikine gidiyor. Ön liberodaki Ceyhun top tekniği düşük, pas verme ve topu oyuna sokma yeteneği zayıf. Sadece fizik güce dayalı oynuyor.
Galatasaray Terim'le 4-2- 3-1, 4-1-4-1 ya da 4-4-2 oynayacak. Dün gördük ki; Elmander- Baros ikilisi çift forvet oynayamaz. Birbirlerini tamamlayamıyorlar. Elmander sırtı dönük top tutma özelliğine sahip değil. Üstelik ağır.
Halı saha mantığındaki Culio ile zaman yitirilmemeli. Stancu çok çalışıyor; çok koşuyor, pres yapıyor ama tek forvet oynayamaz. Fatih Hoca lige kadar kararını verecek ama Stancu'yu Baros'la birlikte bir görmek gerekir.