Galatasaray yönetimi de, Rijkaard da, futbolcular da Eskişehir galibiyetiyle derin bir "Oh" çekti. Karpaty travmasından sonra Galatasaraylı oyuncular kötü dönemi geride bırakmak için sahada takım halinde iyi mücadele etti. Her oyuncu dikkatli, mücadeleci ve kazanma adına istekliydi.
Başta kaptan Arda olmak üzere herkes "Kaybetmeye tahammülümüz yok" ciddiyetinde oynadı.
Galatasaray'ın daha çok topa sahip olmasının, oyunu kontrol etmesinin başlıca nedeni Eskişehir'in geçen yılki takım ruhunu kaybetmiş haliydi.
İvesa'nın hediyesiyle Baros'un attığı erken gol, oyunu yüksek tempoya ve açık futbola taşıdı. Eskişehir'in çok adamla hücuma çıkma düşüncesi Galatasaray'ın topu rahat kullanmasını sağladı. İlk yarının en etkili ismi Barış top çalmada, rakiple mücadelede ve kanat bindirmelerinde başarılıydı. Ancak Barış final paslarında dikkatsizdi. Topun şiddetini ayarlayamadı.
G.Saray futbolcular ilk kez "Biz bu maçı kaybetmeyiz" güveniyle oynadı. Arda'nın ikinci yarıdaki mücadeleci ruhu takıma olumlu yansıdı. Son 25 dakikada Arda direksiyonun başına geçince hem arkadaşlarını ateşledi hem de galibiyete direkt etki etti. G.Saray'ın Eskişehir önündeki iyi oyununun en önemli ayrıntısı takım halinde herkesin kırılgan yapıdan kurtulup sert ve mücadeleci bir karaktere bürünmesiydi. Eskişehir gibi sert bir takıma aynı dille yanıt verdiler.
Kazanmak güzel ama bu galibiyet bence "Makyaj" olarak kalmamalı. Milli maç arasını sakatların düzelmesi ve yeni transflerin gelmesi adına bir şans olarak görüyorum.
KALECİ ANTRENÖRÜNÜN DİKKATİNE
Futbolda, "Atan da tutan da kaliteli olacak" baş kuraldır. G.Saray'ın Baros gibi bir golcüye sahip olması büyük avantaj ancak kaleci konusunda hala bir sıkıntı var. Aykut da, Ufuk da yarım kaleci. Biri yan toplara çıkmıyor, diğeri top tutamıyor. Ufuk, Sezer'in köşeye giden şutunu müthiş çıkardı ama yediği golde topu elinden kaçırdı.
Bir kaleci kendi zaaflarını iyi bilir. Ufuk'ın top tutma özrü var. Tello'nun sert ortasında topu tutmak yerine tokatlasa kornere atacak. Hatta bıraksa aut olacak. Ama Ufuk maç eksiği olduğu için kalede titriyor. Yüzündeki ifadeden endişe fışkırıyor. Aykut da, Ufuk da ayaklarını kullanmasını bilmiyor. İkisi de ayakla çıkarması gereken toplara yatıyor ve golü yiyorlar. Kaleci antrenörü Nezih Boloğlu bu yanlışları özel antrenmanlarla gidermeli.