Latin futbolunda beceri, yaratıcılık ve estetik ön plandaydı. Türk insanı da Maradona'yı, Romario'yu, Ronaldo'yu, Kempes'i, Ardiles'i, Zico'yu, Falco'yu, Sokrates'i unutmadı. Karpatlar'ın Maradonası olarak ün salan Hagi Türkiye'den bir efsane olarak geçti. Son yıllarda, Messi, Ronaldinho, Kaka, C.Ronaldo gibi estetik, beceri, yaratıcılık yönü zengin oyuncular dünya vitrinine çıktı.
Bu örnekleri nerden verdim? Alex, Delgado ve Linclon gibi topu kullanma becerisi yüksek oyuncular şu anda ligimize tat veriyor. Arda da ülkemizin yıldızı olarak parıldıyor. Bence Alex yaptıklarıyla birinci sırada. Geçen sezon iyi oynadığı maç sayısı iki elin parmaklarını geçmeyen Lincoln, bu sezon önemli maçlara imza atıyor, iyi oynuyor, mücadele ediyor, gol atıyor, gol attırıyor.
Hacettepe maçında topu ayağında sektirmesi olay oldu. Hatta, bazı eski futbolcular (isimlerini vermek istemiyorum) televizyonlarda "Ben olsaydım saldırırdım" dedi. Bu, hedef göstermektir. "Burası Türkiye orası Avrupa demek" daha büyük yanlıştır. Birçok Avrupa maçında rakip oyncuya kızıp, saldıran ve oyundan atılan Türk oyuncularını unutmadım.. Futbolda rövanşı almak sadece skor için vardır. Ancak nedense Türk futbolcusunun kafası hep 'rövanş faul'e çalışır.
2002 Dünya Kupası'nda Roberto Carlos, kendisini makas hareketiyle geçen İlhan Mansız'a hesap mı sordu? Hayır gitti elini sıktı. Ronaldinho'nun, Barça'da oynarken aynı oyuncuya üst üste attığı çalımlar arşivlerde duruyor.
İspanya'da skor olarak öne geçen takımlar ayağa pas yaptığında tribünler "Oley" diye tempo tutuyor. Bu olaya Türk mantığıyla bakarsak, kazanan takım "Matador", yenik takım "Boğa" oluyor. Ama, İspanya'da yenik durumdaki oyuncular, kendini "Boğa" sınıfına sokup "Bizimle alay ediyorlar" diyerek rakibe saldırıyor mu? Hayır.
Kaldı ki; Türkiye'de de çok takım İspanya'daki "Oley" uygulamasını skor garantiyse taraftarıyla yapıyor. Lincoln'e köpürenler şapkasını öne koysun. Futbol şov oyunuysa bu tür hareketleri görmeye devam edeceğiz.