Kalli'nin yabancıları kulübeye oturtup yerli Galatasaray'ı sahaya sürmesi duygusal bir tercihti. Kalli'nin bu kararında elle tutalacak tek dal yerli Galatasaray'ın son haftalarda maç kaybetmemesi ve Leverkusen'i ilk maçta elinden kaçırmasıydı. Ancak Kalli'nin kumarı tutmadı... Galatasaray, Leverkusen'de utanç gecesine imza attı.
Bir Çin atasözü şöyle der: "Başarının sırrı, hasmını şaşırtmakta yatar."
Kalli'nin yerli Galatasaray'ı 22 dakika içinde Leverkusen'den üç gol yiyip diz çöktü. Bu yenilgide baş suçlu Kalli'dir. Çünkü tercih ettiği 'yerli Galatasaray' oyuna korkak başladı. Isıran, rakibine önde basan, alan daraltan Galatasaray felsefesinden sahada eser yoktu. Bir takım kısa sürede üç gol yiyebilir. Ama o dakikadan sonra sahneye çıkacak kişi teknik adamdır. Üç golü yiyinceye kadar Galatasaray'ın pozisyonu yoktu. Üç golden sonra da rakip sahaya gidemeyen, kanatları kullanamayan ve orta alanı kontrol edemeyen bir Galatasaray vardı. Kalli değişiklikler için ilk yarının bitimini bekledi. Yaşlı Alman'ın oyunu okuma ve oyuna müdahele etme reflekslerinin çökmüş olduğu Leverkusen'de belgelendi.
KARA HARFLERLE YAZILACAK
Leverkusen'e ve Schneider'e kini olan Lincoln'ün ilk 11'de oynamaması çok büyük bir Kalli gafıydı. Oysa bu maçın en büyük yıldızı Lincoln olabilirdi. Lincoln girdikten sonra Galatasaray pozisyon bulmaya başladı; bu kez golcü kalitesizliği ortaya çıktı. Ümit Karan ve Hakan Şükür net pozisyonlarda ya topa vurmakta geç kaldılar ya da kötü şut attılar. Bu baskı döneminde kaleci Orkun'un yaptığı büyük hata ile gelen gol ve Servet'in yaptığı gereksiz penaltı tükenişi perçinledi.
Bu yabancı transferleri neden yapıldı? Yönetim cevaplamalı. Barusso'yu alıyorsun, kulübede tutuyorsun; Nonda gibi bir golcü ile Lincoln'ü ilk 11'de sahaya sürmüyorsun. Bu ağır yenilginin faturasını bence Kalli ödemeli. Çünkü Avrupa maçları tecrübeli oyuncularla oynanır.
Kalli, Leverkusen'in hocasını şaşırtacak hamleleri yapmadı. Nonda, Lincoln, Barusso ve Song gibi oyuncuları kulübede oturttu; Galatasaray'ın tarihine kara harflerle yazılacak bir yenilginin baş mimarı oldu.
Türkiye Süper Ligi ile Avrupa farkını ayırt edemeyen ve yıldızlara karşı hep sırtını çeviren bir teknik adam, Galatasaray'ın gelecekle ilgili yapılanmasının başında olamaz; olmamalı.