Ünlü Fansız yazar Balzac bilgiyi tanımlarken şöyle der: "Bilginin efendisi olmak için, çalışmanın uşağı olmak gerekir"
Ligde oynadığı 6 maçta sadece 1 gol yiyen kalecisi Orkun Uşak, adeta G.Saray kalesinin uşaklığını yapıyor. Orkun'un, G.Saray dergisine verdiği röportajı okudum. 13 yaşında ayak bastığı Florya'dan 19 yaşında ayrılmış. Gerekçesini şöyle anlatıyor:
"1999 yılıydı. A Takıma yükseldim. O dönem kalede Taffarel vardı. Hep kaleciliğin oynayarak öğrenildiğine inanıyordum. Taffarel vaken oynama şansım yoktu. Kalsaydım yedek olacaktım. Birşeylerin değişeceğine inanmadım ve ayrıldım"
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Orkun kendi tercihiyle ayrıldığı G.Saray'a 8 yıl sonra döndü. Şu anda ligin en az gol yiyen kalecisi.. Ama Avrupa'da kalesinde 6 gol gördü. Röportajda bir soruya verdiği cevaplar beni çok şaşırttı. Orkun maçları izlemiyormuş. Nonda ise oynadığı ligdeki rakiplerin maçlarını kaçırmıyormuş. Maç izlemeyen bir futbolcu rakipleri hakkında bilgi sahibi olabilir mi? İnsan kendini sadece hocasının bilgilendirmesine bırakır mı? En iyi göz insanın kendi gözüdür.
Peki Orkun nasıl bir kaleci? Kaleci dediğin konuşacak, savunmayı hep uyanık tutacak. Orkun bunu çok iyi yapıyor. Çevik ve çabuk. Tuttuğu topu oyuna elle sokma ve boştaki arkadaşına çabuk oynama konusunda geç kalıyor. Bu durum zaman zaman G.Saray'ın hızlı hücuma çıkmasına engel oluyor. İki yıl Taffarel'i izlemesine ve ayaklarını iyi kullanmasına rağmen bir libero gibi oynamaktan kaçınıyor. Kaleciye gerin pasın yasak olduğu oyun kurallarında kalecinin ayağını kullanması büyük önem taşıyor. Orkun'a önerim, "Dışarıda futbol oynamayı, konuşmayı, izlemeyi sevmiyorum. Belli şeylere odaklanıyorsun. Ben o benzetmeleri almak istemiyorum" düşüncesinden vazgeçmeli ve bol bol maç izlemeli. İzledikçe ufku genişler, rakipleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olur.