Sion hızlı hücuma çok iyi çıkan bir takımdı. Galatasaray, Cenevre'de bu hızlı hücumları kontrol edemediği için ilk yarım saatte 3 gol yemişti. Alman hakemin düdüğüyle birlikte Galatasaray, Sion'un üzerine çullandı. Tüm futbolcular boğa gibi burnundan soluyordu. Uğur-Barış ikilisi sağdan müthiş bindiriyor, Volkan'ın desteğini arkalarına alan Lincoln-Arda ikilisi solda dantel örer gibi paslaşıyordu. Göbekte Linderoth adeta ahtapot olmuştu ve sahanın her yerine basıyordu.
Seyircinin müthiş desteği pres yapan, Sion'a top göstermeyen Galatasaraylı oyuncuların savaşçı kimliğine kamçı oluyordu. Sion'un ilk 15 dakikada Galatasaray kalesinde ayak izi bile yoktu. Öyle ki; kaleci Orkun ilk kez topa değdiğinde maç dakikalarını gösteren elektronik saat 17.03'ü gösteriyordu. Cenevre'de yarım saatte 3 gol yiyen Galatasaray öfkesini 15 dakika içinde 7 dakika arayla 3 gol atarak çıkardı. Futbol resitalinin gol gösterisinde perdeyi Karan açtı. Linderoth'un çaldığı topu Arda, Lincoln'e çabuk oynadı. Brezilyalı vurur gibi kaleciyi yanılttı sonra da Karan'a "Golü sen at" dedi. Uğur Uçar'ın uzun oynadığı topu Hakan Şükür indirdi Ümit Karan gelişine vurdu: 2-0.
SANKİ ANTRENMAN MAÇI
Ağzımızda müthiş tat bırakan bir üçüncü gol izledik. İki top cambazı Lincoln ile Arda mekik dokur gibi paslaştı. Lincoln'ün mermiyi andıran şutunda top Sion savunmasından sekip ağlara gitti. İkinci yarı Sion savunma güvenliğini bırakıp kontrolsüzce Galatasaray'ın üzerine gidince oyun bir anda antrenman maçına döndü. Karan, Hakan, Lincoln, Arda, Barış; Sion savunmasının arkasında derin boşluklar bulmaya başladı. Galatasaray kedinin fareyle oynadığı gibi Sion'la oynuyordu. Her atak gol pozisyonu oluyordu. Hakan ve Barış'ın kaçırdığını Arda kaçırmadı. Lincolnlü Galatasaray'ın resital gecesi muhteşemdi.
Mozart'ın bir sözünü Kalli'ye aktarıyorum: "Ne yüksek derecede bir zeka ne de büyük bir hayal gücü. Her ikisi de beraber olsa insan dahi olamaz. Deha'nın ruhu sevgi, sevgi yine sevgidir."