Avrupa'ya futbolcu ihraç edemiyoruz. "Yabancı sayısı artsın mı, artmasın mı?" tartışmaları içinde sıradan oyunculara kapılarımızı açıyoruz. Misyonlarını doldurmuş yabancıları da Avrupa'da kazamayacakları paraları ödeyip Türkiye'ye getiriyoruz. Ama bu yabancı sirkülasyonu tek yönde yürüyor.
Her yerde, "Elimizde çok yetenekli oyuncular var" diyoruz. Yıldız kabul ettiğimiz bu oyunculara da büyük paralar ödediğimizden Avrupa hedeflerini köreltiyoruz. Nasıl mı?
Bugün Türkiye'nin Avrupa arenasına süreceği iki oyuncu var. Biri Tuncay Şanlı, diğeri de Arda Turan... Bunu ben değil, Avrupalı söylüyor. İtalyanlar ve İngilizler bu oyunculara gözünü dikmiş bekliyor. Arda, "Hedefim İngiltere'de top koşturmak" diyor. Tuncay ise, "Milan bana büyük gelir. Ben Milan ve Barcelona gibi kulüplerde oynayacak oyuncu değilim" açıklamasını yapıyor. Milan, Tuncay'ın İtalya'da oynabileceğini düşünüp, onu takibe alıyor. Ama Tuncay kendisinin Milan'a küçük geleceğini düşünüyor. Milli Takım kampında bana, "Avrupa maçları Türk futbolcular bir vitrindir" diyen Tuncay'ın dilinin sürçtüğüne inanıyorum. Tuncay'a bir sözüm var: Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez. Dilerim Tuncay bir açıklama yapar.