Yaklaşık bir hafta sonra Beyaz Saray'da gerçekleşecek olan Obama ve Erdoğan görüşmesinde gündemin ana maddeleri ne olacak? Washington'da dış politikanın nasıl işlediğini anlatan güzel ve öz bir deyim vardır: "acil olan her zaman önemliden önce gelir." O nedenle iki liderin ne konuşacaklarını anlamak için önemli olandan ziyade aciliyet teşkil eden konulara bakmak yeterli. Türk- Amerikan ilişkilerinde şu aralar en acil iki konu var: Birincisi İran, ikincisiyse Ermenistan açılımı. İran konusunda Obama muhtemelen Başbakan Erdoğan'a kibarca şu mesajı verecek: "Barış için çabalarınızı takdirle karşılıyoruz. Ancak Tahran işleri yokuşa sürüyor. Eğer İran önümüzdeki birkaç hafta içinde olumlu bir adım atmazsa iş artık ekonomik ve siyasi yaptırımların uygulanmasına gelecek. Bu aşamaya gelindiğinde sizi yanımızda, yani Batı camiası içinde görmek istiyoruz." Görüşmenin en önemli mesajı böylece Obama tarafından İran konusunda verilmiş olacak.
İran konusu gündeme geldikten sonra sıra Ermenistan açılımına ve TBMM gündemine alınması gereken iki protokole gelecek. Bilindiği üzere protokoller Ermenistan ve Türkiye arasındaki normalizasyonun yol haritasını çizdi ve buna bir de takvim eklendi. Ne var ki, bu takvim ancak protokollerin resmen yürürlüğe girmesinden itibaren işlemeye başlayacak. Bu da iki ülke parlamentolarının iki belgeyi onaylamasıyla mümkün. Obama yönetimi için Ermeni açılımı ve protokollerin Meclis'ten geçmesi son derece önemli. Nedeni basit. Seçim kampanyası sırasında verdiği sözlere rağmen, Obama 24 Nisan'da "soykırım" kavramını kullanmadı. Bu nedenle Beyaz Saray üzerinde Kongre ve Ermeni lobisinden gelen yoğun bir baskı var. Özellikle Kongre'de durum kritik. Soykırım yasa tasarısı her an tekrar gündeme gelebilir. Son zamanlarda Türkiye-İsrail ilişkilerinin kötüye gidiyor olması nedeniyle Musevi lobisi de Türkiye'ye son derece kızgın. Bütün bu nedenlerle Obama'nın Türkiye lehine bir şeyler söylemesi ancak ve ancak protokollerin bir an evvel Meclis'ten geçmesi sayesinde mümkün olacaktır.
Acil olan mı, önemli olan mı?
Ancak o zaman, Obama, hem Ermeni lobisine hem de Kongre'ye "Bakın iki ülke barışıyor, gelin bu barışı baltalamayın" diyebilme lüksüne sahip olacaktır. Aksi takdirde, Kongre'den geçme riski yüksek olan bir soykırım yasa tasarısı Türk-Amerikan ilişkilerinde son derece büyük bir kriz yaratacak. Böyle bir kriz gündemdeki diğer bütün konuların önüne geçecektir. Zaten tam da bu nedenle Washington'da acil olan konu her zaman önemli olanın önüne geçiyor.
Peki, İran ve Ermenistan meselesi konuşulduktan sonra gündemde ne olacak? Kanımca diğer iki önemli konu İsrail ve Afganistan olacaktır. Türkiye-İsrail ilişkilerinin kötüye gidiyor olması Ortadoğu'daki büyük resim açısından ve de özellikle Suriye- İsrail cephesindeki kazanımların yok olması nedeniyle Washington'da tedirginlik yaratıyor. Yüksek dereceli bir Amerikan yetkilisi geçenlerde bu konuda yarı şaka yarı ciddi şu ifadeyi kullandı: "Türkiye'nin Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk yapması için galiba her şeyden önce Washington'un Türkiye ve İsrail arasında arabuluculuk yapması gerekecek..." Türkiye'nin dünya üzerindeki her konuda arabuluculuk hevesini biraz dalgaya alan bu değerlendirme aslında çok anlamlı.
İran, Ermenistan açılımı ve İsrail'den sonra sıra nihayet Washington açısından çok önemli olan Afganistan'a gelecek. Obama'nın yarın Afganistan'a 30 bin civarında ek asker gönderme kararını nihayet açıklaması bekleniyor. Obama yönetimi aynı zamanda NATO ülkelerinden Afganistan'a daha fazla lojistik ve askeri destek vermelerini de isteyecek. Bu konunun Obama-Erdoğan görüşmesinde gündeme gelmesi kuvvetle muhtemel. Son zamanlarda Türk dış politikasında bir "eksen kayması" olup olmadığı sorusuna karşı verilecek en ikna edici cevap Amerikan taleplerini olumlu karşılamak olacaktır.
Öte yandan, Washington'da kimse bu konuda büyük umutlara sahip değil. Sonuç olarak Türkiye ve ABD konuşacakları her konuda kendi ulusal çıkarlarını savunmaya devam edecek. Normal olan da bu zaten.