WASHİNGTON
Amerika'da başkan adaylarının vermesi gereken en ciddi kararlardan biri başkan yardımcısı olarak yanlarına kimi seçecekleridir. Yardımcısı, başkana tabii ki tek başına seçim kazandıracak öneme sahip değildir. Öte yandan potansiyel olarak Dick Cheney örneğinde görüldüğü üzere bu görev son derece ciddi siyasi öneme sahiptir. Beyaz Saray'a büyük sorumluluk ve yetki veren başkanlık sisteminde, başkan yardımcısı nihai karar vericinin en yakın çalışma arkadaşıdır. Bütün siyasi danışmanlar odadan çıktıktan sonra ABD Başkanı son istişarelerini yardımcısıyla yapar ve kararını verir. O nedenle başkan yardımcısı olacak kişinin başkanın bazı bilinen eksiklerini tamamlayıcı niteliğe sahip olması beklenir. Başkan yardımcısının bu çok önemli işlevsel taraflarının yanında bir de seçimlere yönelik sembolik bir önemi vardır. Zira başkan yardımcısının ismi açıklandığı andan itibaren, seçmenlerin gözünde başkan artık tek başına aday değildir. Artık ikili bir siyasi imaj ve liderlik oluşmaya başlamıştır. Yeni yönetimin nasıl bir kadro oluşturacağının ilk ipuçları da o andan itibaren belli olmuştur.
İşte bütün bu nedenlerle Obama'nın başkan yardımcısı olarak kimi seçeceği son birkaç haftadır büyük merakla bekleniyordu. Obama'nın önünde üç temel alternatif vardı. Birinci alternatif önemli bir eyaleti partiye kazandıracak bir isim seçmekti. Demokratların kasım ayındaki seçimi kazanmak için almaları gereken bazı anahtar eyaletler var. Genel olarak Cumhuriyetçi bilinen, ancak son zamanlarda merkez sol Demokratlara oy veren Indiana ve Virginia bunların başında geliyor. O nedenle Obama'nın bu iki eyaletten en azından birini kendisine kazandıracak Virginia Valisi Tim Kaine veya Indiana Senatörü Evan Bayh gibi isimler üzerinde durması akla ilk gelen alternatifti.
Hillary yanlış seçim olurdu
Obama için ikinci bir alternatif ise eyalet hesabı yapmak yerine daha genel bir şekilde ülkenin bütününe bakmaktı . Bu durumda öncelik Obama'nın aylardır oluşturduğu siyasi mesaja uygun bir aday olmalıydı. Üçüncü alternatif ise parti içinde ciddi bir kırılma yaratan durumu gidermek amacıyla, bu göreve istekli gözüken Hillary Clinton'u başkan yardımcısı adayı yapmaktı. Fakat Hillary Clinton "değişim" teması üzerine kurulu Obama'nın seçim kampanyasına tam olarak uymayan bir seçim olacaktı. İyi anlaşamadıkları artık herkesçe bilinen ObamaClinton ikilisini zorla bir araya getirecek böyle bir seçim, aynı zamanda "değişim" yerine geçmişi, yani Bill Clinton dönemini, çağrıştıran bir mesaj taşıyacaktı.
Sonuç olarak bütün bu faktörleri değerlendiren Obama, kararını Delaware eyaleti Senatörü Joseph Biden'i tercih ederek verdi. Biden'in en önemli özelliği dış politika alanındaki büyük tecrübesi . Delaware senatörü Biden, Amerikan Senatosu'nun en etkili organı olan Dış İlişkiler Komitesi'nin başkanı. 35 yıldır Senato'da olan Biden, Pennsilvanya doğumlu, orta sınıf kökenli ve sağlam bir hatip. Aynı zamanda inançlı bir Katolik.
Bütün bunlar bir yana, Obama'nın Joseph Biden'ı seçmesindeki en önemli etken McCain'in dış politika ve güvenlik konularındaki avantajını dengelemek. Bazı anketlere göre ilk kez Obama'nın önüne geçen McCain'in amacı rakibini dış politika alanında zayıf göstermek. Rusya ve Kafkaslar krizinde pasif kaldığı için McCain tarafından çok eleştirilen Obama, güvenlik konularında tecrübesiz ve aşırı barışçıl
gözükmek istemiyor. Fakat son anketlere göre Rusya krizi McCain'e yarıyor. Ayrıca Irak'ta işlerin son bir yıldır 2003-2007 dönemine göre çok daha iyi gidiyor olması da McCain'i sandıkta güçlendiren başka bir neden. Durum böyle olunca Obama çareyi McCain'in güçlü tarafını dengeleyecek bir isimde buldu.
Irak, İran, Kuzey Kore, Pakistan, Rusya konularında en azından McCain kadar tecrübeli ve sert olabilen Biden, aynı zamanda McCain'in neo-kon eğilimlerinden farklı olarak uluslararası toplum ile beraber hareket etmeye son derece önem veren bir isim. Sonuç olarak zor bir dönemden geçen Obama'nın seçim kampanyası için Joseph Biden doğru isim gibi gözüküyor.