Bugüne kadar evimizde oynadığımız şampiyonalarda bir Avrupa, bir de Dünya ikinciliği elde ettik. Ama bu sefer çeyrek finali göremeden elendik... Ancak buna rağmen A Milli Takımımız sahayı alkışlarla ve "Bu taraftar sizinle gurur duyuyor" tezahüratları altında veda etti...
Turnuva öncesi de umutlar yüksek değildi, hatta turnuvanın havası bile sönüktü... Her şeyi değiştiren ise Ufuk Sarıca ve öğrencilerinin yürekleri oldu. Belki en iyi Milli Takımımız değildiler ama en yüreklilerinden biri oldukları bir gerçek. Dün gece de ilk turda kaybettiğimiz maçların senaryosunu tekrarladık... Şampiyonanın favorisi İspanya'ya kök söktürdük ama hücumdaki sorunlarımızı çözemediğimiz için emeklerimiz ancak bu kadarına yetti. İspanyollar'ın efsane uzunları Gasol kardeşlere karşı çok iyi savunma yaptık; yardımları getirdik ama riske ettiğimiz Rubio 15 sayı ile bizi cezalandırdı.
Maçın kader adamı ise Sergio Rodriguez idi...
NBA'den Avrupa'ya dönen tecrübeli oyun kurucu, savunmamızı öyle iyi okudu ki attığı 11 sayının yanında tam 9 asistle İspanya'yı ayakta tuttu.
Kırılma anı ise 3. periyodun bitimine 6 saniye kala farkı 3'e indirdiğimizde herkes sevinirken, Rodriguez'in tam sahayı geçip attığı 3'lük oldu. Yıldız oyuncunun isabeti o coşkumuzu bir anda aldı götürdü. İlk turda skor yükümüzü üstlenen Cedi (17.6 ortalama) ve Semih (13 sayı ortalama) dün gece İspanyol savunmasını geçemedi. Melih Mahmutoğlu ise ikinci yarıda devreye girdi ama geri dönüşümüzü sağlayan isim mükemmel oynayan ama 4'üncü periyodun başında neden kenarda olduğunu anlamadığımız Furkan Korkmaz'dı...
Ancak savunmadaki tüm gayretimize rağmen 3 sayı çizgisinden 20 denemede üç isabet bulmamız ve skorda Furkan'ın yanına bir alternatif daha bulamamamız geri dönüşümüzü taçlandırmamıza engel oldu.