Beşiktaş ve Başakşehir'in oyun karakterleri tamamen birbirine zıt kutup. Beşiktaş etkili pres yapan, kazandığı toplarda dikine çabuk hücum eden bir takım. Başakşehir ise ligin uzak ara en iyi pas trafiğine sahip, genelde enine oyun kuran ve kalecisiyle oynamayı abartarak risk alan bir ekip. İlk yarıda iki takımın da birbirine üstünlük kuramadığını gördük. Beşiktaş tek pozisyona, Başakşehir geriden çıkarken kaptırdığı topun devamında N'Koudou ile girdi. İkinci yarıda Beşiktaş vites yükseltti, taraftarın da desteğini arkasına alarak baskı kurdu. Başakşehir ise sadece rakibi karşılamaya çalışıyordu. Ama futbol her zaman vurguladığım gibi ilginç bir oyun. 70 dakika hiç pozisyon bulamayan, etkili atak yapamayan Başakşehir, Traore ile skor avantajı yakaladı. Sonrasında Beşiktaş beraberliği sürekli aradı. Oyuncu hamleleri geldi ama bütün denemelerine rağmen bir pozisyon dışında gole yaklaşamadılar ve çok önemli bir 3 puanı kaybettiler. Beşiktaş'ta her zaman öne çıkan ilerideki 3 oyuncu dün gece çok yetersiz kaldılar. Sakatlıktan çıkan Weghorst, iki çabuk stoper arasında etkisiz kaldı. Muleka sahada yoktu. Ömer Ali ise sakatlanıp çıkana kadar en hızlı olduğu 55 dakikalık dönemde çabukluğuyla N'Koudou'yu çok iyi marke etti. Bence Dün Beşiktaş'ı ayakta tutan dinamik, hırslı orta sahaydı: Gedson, Salih ve Berkay… Yalnız yeni transfer Redmond ilk maçı olmasına rağmen çok önemli mesajlar verdi. Hem çabuk hem futbolu biliyor. Başakşehir en kötü oyunlarından birini oynadı ama oturmuş sistemi sayesinde çok önemli bir deplasman galibiyeti elde etti. İşte ben bunun için hep takımları analiz ederken öncelikle sistem de sistem diyorum. Başakşehir'de Ndayishimiye ve Leo Duarte harika maç çıkardı.