Kadıköy'de hareketli, temaslı, korakor bir mücadele izledik. Ancak pozisyon açısından kısır bir maçtı. Başakşehir'in senelerdir alışılmış bir oyun modeli var; kalecisinden başlayarak riskleri de göze alıp, topa mümkün olduğunda sahip olmak. Bu tip bir takıma karşı oyunu domine etmek, hücumda devamlılık sağlamak mümkün değildir. İsmail Kartal da planını buna göre yapmış. Zaman zaman önde rakibin riskli hazırlık paslarına baskı yaparak pozisyon bulmak, bir de savunma güvencesini ihmal etmemek. Bana göre eldeki kadroya göre benimsediği sistemde taşları yerine doğru koymuş. Tek göze batan yanlış, Pelkas'ın yine sol açıkta görevlendirilmesi ama benzer özelliklerdeki İrfan Can 10 numara pozisyonunda oynadığı için Pelkas'ı da mecburen sola çekmiş. Buna da bir itirazım yok. Yalnız ikinci yarıdaki değişiklik çok hatalıydı. İrfan Can çıkıp, Ozan oyuna girecekse bir değişiklik daha yapmak lazımdı. O da Sosa'yı çıkarıp, Ozan'ı gerçek yeri olan ikinci ön liberoya çekip Pelkas'ı 10 numara pozisyonuna soyundurup, Valencia'yı da sol açığa koyacaktı. Pozisyon açısından sıkıntılı geçen maçta Berkay'ın attığı güzel gol maçın neticesini tayin etti. Dün gece Fenerbahçe gerçeği bir kere daha görüldü. Sezon başından beri sistemi oturmayan ve kadro istikrarı inanılmaz derecede sağlanamayan bir takımdan başarı beklemek mümkün değil. Başakşehir'e bakalım; sağ açıkta senelerdir oynadığı takımlara ne katkı verdiğini anlayamadığım, ne yaptığı çok bilinmeyenli denklem olan Deniz Türüç. Fizik düşüşe giren Okaka. Orta sahada Berkay ve Tolga gecenin iki başarılı ismiydi. Fenerbahçe'de olsa kadroya giremezler. Fenerbahçe'nin bıraktığı Hasan Ali'nın başarısı da hâlâ sol bek arayan Fenerbahçe'ye bir mesajdır. Ve bu takım Fenerbahçe'yi yeniyor. Neden? Çünkü oturmuş bir sistem ve kadro istikrarı günümüz futbolunun en önemli ilkesidir.