İlk devrenin genel özeti şöyleydi: 45 dakika boyunca çok hırslı, yüksek tempolu, pozisyon zenginliğine sahip, atak bir Galatasaray gündemdeydi. Diabate'nin mükemmel golüyle erken skor avantajına düşmek de olumsuzluk olarak Galatasaray'a bir şey ifade etmedi. Aksine daha da hızlandılar. Kerem'in iki golüyle öne geçtiler. Ardından farkı artırmak için yoğun çaba harcadılar. İlk yarıda sahanın tek hakimi olan Galatasaray attığından fazlasını da kaçırdı.
İkinci yarıya da etkili başladılar. Her atak gol kokuyordu. Sonunda penaltıyla farkı 2'ye çıkararak iyice rahatladılar. Sonrasında da haklı olarak frene bastılar. Sonuçta önemli bir üç puan alındı.
Gedson'u son maçta beğenmiştim, dün gece Taylan'la birlikte oynayınca bu ikili çok başarılı oldular. Rakibin başlatmak istediği atakları anında kestiler. Aynı zamanda oyunu da yönlendirdiler. Genç Kerem hat-trick yaparak ön plana çıktı. Geçen haftanın da acısını çıkardı. Halil Dervişoğlu'nu santrfor rolünde çok beğendim. Saracchi de hem iyi bindirmeler yaptı hem de defansif görevini yerine getirdi.
Senelerdir kriz çözmekteki başarılarıyla bilinen Fatih Terim, bir krizden daha başarıyla çıktı. Üstelik Beşiktaş'ın çok önemli iki puan kaybettiği haftada.
Bu sene dün geceki Göztepe kadar takım savunması felaket bir takım Süper Lig'de görmedim. Tamam defansın temel direği Alpaslan yoktu. Berkan'dan çakma stoper yapıldı ama takımın her bölgesi çok kötüydü. Örneğin en önemli hücum silahı Halil Akbunar, Saracchi'yi hiç karşılayamadığı gibi ofansif olarak da onu hiç zorlayamadı. Yetenekli orta saha Soner de adeta hayalet gibiydi.