G.Saray ilk yarıda dağınık bir görüntü sergiledi. Organizasyon yetersizdi. Ataklar parça parça saman alevi gibi gelişiyordu. Aslında Karagümrük teknik direktör Farioli, Galatasaray'ın arayıp da bulamadığı bir ortamı sunuyordu. Kaleci Viviano'nun başrol oynadığı birinci bölgelerinde zaman zaman 18 içinde prese karşı riskli hazırlık pasları harakiriydi. Üstelik de hücum pres girişimi bilinen rakibe karşı. Ancak Galatasaray bu ikramı değerlendiremedi. Mostafa'nın attığı erken gol VAR'dan döndü. İkinci pozisyonda da Mostafa'nın vuruşunu kaleci kurtardı. Bu arada takım savunmasında da ciddi arızalar gösterdiler. İkinci yarıda daha hırslı ve tempolu Galatasaray vardı. Karagümrük ilk yarının aksine hiç çıkamadı. Lens oyundan alındıktan hemen sonra Salubir'un geliştirdiği atakta beklemedikleri anda skor avantajını yakaladılar. Ama başlarına dert açacağı açıkça görünen kendi 18 önünde adeta top kaybetme uğraşları sonunda Galatasaray'a kısa sürede beraberliği getirdi. Sonra sarıkırmızılılar sürekli bastırdı, ama Donk'un kırmızı görmesiyle iş daha zorlaştı. Genç Kerem, çok net pozisyonda penaltı almak uğruna pozisyonu ezdi. Uzatmada da Muslera yenilgiyi önleyerek klasik kurtarışlarından birine imza attı. Çok önemli iki puan kaybettiler. Ben en çok Babel'i beğendim. Dün geceki en üzücü taraf, Ali Palabıyık'ın felaket yönetimiydi. Lens'in, Yedlin'e yaptığı hareket net kırmızı. Palabıyık 'Devam' dedi. VAR'da müdahale etmeyerek yanlış yaptı. Sonra Mostafa'nın VAR tarafından iptal edilen golü Donk'un VAR'dan kırmızısı ve de yine VAR'ın penaltı ve kırmızı kartı değiştirtmesi hepsi doğru kararlardı. Bu dört kritik kararda Palabıyık neredeydi?