11 günlük ara Beşiktaş'ın alışıldık maç ritmini biraz bozunca, 22. dakikaya kadar saha içi görüntüleri olumsuzdu... Devre ortasına kadar Beşiktaş'ın temposu ve ofansif girişimleri çok yetersizdi. Bu bölümde iyi çalışan rakip karşısında pozisyon da yoktu tehdit de... Ayrıca takım savunmasında da sıkıntılar vardı. Bu ortamı rahatlatan Larin oldu. Bir hatayı değerlendirerek dar çerçeveden golü attı. Ardından birden tempo yükseldi, üst üste iki gol daha geldi ve maç orada zaten bitti... İkinci yarıda Beşiktaş fizik gücünü zorlamadan bir idman maçı havasında oyuna devam etti ve de 90 dakikayı tamamladı.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
Bu karşılaşmanın sonunda Sergen Yalçın'ın dikkatini çekmek istediğim gözlemlerim var. İlk devrede skorda denge varken iki, 3 gol atıldıktan sonra da iki olmak üzere 4 ciddi kale önü tehlikesi yaşandı. Rosier fizik açıdan iyi durumda, ofansif bindirmeleri de son derece etkili. Ama asli görevini zaman zaman ihmal ediyor.
TÖRE'NİNKİ EGOİSTLİK
Sergen Yalçın'ın, N'Koudou'yu çıkarmaması gerekirdi. O da önemli bir kanat forveti. Bu tip maçlarda 90 dakika oynamalı ki maç eksikliklerini gidersin. Gökhan Töre oyuna girdikten sonra 3 dakika içinde başlattığı çok önemli iki pozisyonda tam bir egoistlik örneği verdi! Aboubakar'ı, bir gol bir asiste rağmen fizik açıdan düşüş içinde gördüm. Denizlispor zor günler geçiriyor. Takımda her şeyini sahaya yansıtan iki oyuncu var. Biri Mustafa Yumlu... Zaten sakatlandıktan sonra 3 dakika içinde takım dağıldı. İkincisi de bütün hücum girişimlerini tek başına sırtlayan Sagal...