Erzurum'da futbol kalitesi olarak vasatın altında bir 90 dakika izledik. Erzurumspor'un eldeki kadrosu Süper Lig için kesinlikle yeterli değil. Bireysel olarak önemli oyuncuları yok. Topa sahip olma oranları çok düşük. Bu rahatsızlıklar Galatasaray için bir avantajdı. Galatasaray 10 kişi kalana kadar oyunu domine eden taraftı. Ancak öndeki oyunculardaki fiziksel sıkıntı genel olarak düşük tempo yüzünden yeterince üretkenlik sağlayamadılar. İlk yarıda skor avantajı yakaladılar. Ancak Marcao'nun hediye ettiği penaltıyla skora denge geldi. İkinci devre de değişen bir şey yoktu. Yine kontrol, düşük tempolu Galatasaray'daydı. Oyun sürekli karşı tarafa yıkılıyordu. Ama pozisyon çok kısıtlıydı. En sonunda Babel'in güzel asistinde fizik problemi çeken Falcao, kalitesine uygun güzel bir gole imza attı. Bütün yaptığı da oydu. Sonrasında ikinci sarıdan kızardı.
Galatasaray 10 kişi kaldıktan sonra doğal olarak öncelikle skoru korumaya gitti. Fazla oyuncu ile oynasa da Erzurumspor'un bu kadrosuyla baskı kurup, pozisyonlar bulması tesadüflere bağlıydı. Nitekim de öyle oldu. Galatasaray, istenilen futbolu oynayamasa da bu kritik dönemde 3 puanı hanesine yazdırdı.
Takımdaki ağır yükü yine Taylan çekti... Defans bloğu da her zaman ki gibi fizik açıdan kuvvetliydi. Marcao'nun penaltıdaki hatası dışında rakibe imkan tanımadılar.
Arda Kardeşler kötü bir yönetim gösterdi. Önündeki net penaltıyı süzemeyip VAR uygulamasıyla verdi. Maçın en büyük hatasını VAR yaptı. Galatasaray'ın ilk golü öncesi Babel'in mutlak faulü vardı. Gol iptal edilmeliydi. VAR'dan ses çıkmamasını yadırgamadım. Çünkü başında Suat Arslanboğa vardı!