Galatasaray ilk yarıda çok etkili bir takım presi uyguladı. İkili mücadelelerde de oldukça agresiftiler. Tabii ki kadro yapısı itibariyle ofansif girişimler planlı- programlı değildi. Adem'in erken filelerle buluşan kafa vuruşu kıl payı VAR'a takıldı. Galatasaray'ın baskısı sonucu N'Sakala'nın neden olduğu gereksiz penaltıyla skor avantajı yakalandı. Hücumda üretkenlik sıkıntısı çekilse de takım presi sayesinde savunma güvencesi oluşturuldu. Bu yarıdaki rakibin aynı dakika içinde olan iki tehlikeli pozisyonu devrenin uzatma bölümündeydi. Bu yarıda yine ön plana çıkan isim; çalışkanlığı ve etkili kullandığı duran toplarla Ömer Bayram'dı.
2. yarı da aynı görüntüde başladı. Galatasaray yine pres yapıyor, baskı uyguluyor ama pozisyon bulamıyordu, rakibi de oynatmıyordu. Ancak 60'tan sonra her şey tersine döndü. Aşırı fizik zorlanmadan dolayı takım halinde düşüş başladı ve bir anda Alanyaspor'un yoğun baskısı ve tehlikeleri gündeme geldi. Ama o dakikaya kadar kalesine hiç top gelmeyen büyük kaleci Muslera, öyle bin yerde sahne aldı ki takdir etmemek mümkün değil. G.Saray bana göre son bölümde en doğru yaptığı arka arkaya ciddi tehlikelerden sonra kendi oyun anlayışını bırakıp geride alan daraltan takım savunmasına geçmesiydi. Bu da son dakikaları kısmen rahat geçirtti ve çok önemli 3 puan kazanıldı. Alanyaspor'da bir düşüş var. Bu da şuradan belli, Galatasaray'ın etkili takım presi yaptığı ilk 60 dakikada ofansif açıdan hiçbir varlık gösteremediler. Beğendiğim oyunculardan Efecan ve Fernandes'i hiç bu kadar kötü oynarken seyretmemiştim.