DÜN gece Vodafone Park'ta ağır çekim film gibi futbol seviyesi çok düşük bir ilk yarı izledik. Beşiktaş, bu 45 dakikada oyunu domine eden taraftı. Topa sahip olma oranları yüzde 70'di. Ama üretkenlik yok gibiydi. Tek heyecen getiren pozisyon devre sonunda kornerde Lens'in direkten dönen vuruşuydu. Pozisyon sıkıntısının en önemli nedeni ön taraftı. Bir defa Burak olmayınca ne Güven ne de o sakatlandıktan sonra yerine giren Umut Nayir, bu görev yerini istenilecek şekilde dolduracak yapıya sahip değiller. Lens'in fizik durumu ortada. Caner'in de gerçek yeri sol ön değil. Sol bek oynadığı zaman geriden oyunu gördüğünden daha iyi katkı veriyor.
İkinci devre oyun biraz daha hareketlendi. Tabi bu hareketliliği sağlayan Beşiktaş'tı. Ama genelde oyun karşı alana yıkılsa da yine Vida'nın kafa vuruşu dışında gol heyecanı yaratan bir pozisyon yoktu. Çünkü pozisyon getirecek varyasyonları gerçekleştiremiyorlardı. Sadece kazanmak için kuru bir gayret vardı. Ama son dakikada yenen golle hakkı beraberlik olan maç mağlubiyetle bitti ve aynı zamanda gruptaki şans da tükendi. Belki daha ikinci maç diye düşünenler olur ama sıfır puan ve ilk maçta maçta kaybedilen 3 puan grubun en zayıf halkası Bratislava önündeydi.
Aslında Beşiktaş dün sezon başından bu yana gösterdiği takım savunmasındaki arızalardan uzaktı. Top rakipteyken takım halinde topun arkasına geçerek alan bırakmadılar, hemen hemen hiç pozisyon vermedikleri bir maçı ne yazık ki kaybettiler. Aslında form durumu ne olursa olsun bir Premier Lig takımına karşı ikinci bölgeyi maç boyunca rahat geçmek dün gece gözüme çarpan artıydı.