Şampiyonlar Ligi yarı final rövanşları tarihi maçlara sahne oldu. Her zaman vurguladığım gibi futbol sürprizlere açık bir oyun ve her şey sahada belli oluyor. Cazibesi de burada yatıyor. Dünyanın en büyük takımlarından bir tanesi olan Messi'li Barcelona, 3-0'ı koruyamadı. Üstelik de Liverpool'un Salah gibi en büyük yıldızının oynamadığı maçta. Sahasında 1-0 kaybeden Tottenham ise rövanşta devreyi 2 farklı geride bitirdi. İkinci yarı hiç gol yemeden en az 3 gol atması gerekiyordu. Üstelik de bu sezonun mükemmel takımı Ajax karşısında… Ajax'ın bu sene Real Madrid ve Juventus'u deplasmanda yenmesi de gerçekten büyük olaydı. Tabii 3. golün son saniyede gelmesi Ajax açısından dramatik bir durumdu. Ama o ne çağdaşlık. Yıkılmış Ajax Teknik Direktörü, rakibini tebrik ediyor. Aynı zamanda da hakemle ilgili en ufak bir itiraz yok. Aynı tablo Liverpool'da da sergilendi. Tüm bunlardan sonra bizdeki maçlar gözümün önüne geldi. Tribünlerde küfür edebiyatı, hakem eyyamları, her hakem kararına yapılan toplu itirazlar. Gerçekten o mukayeseyi yapınca üzüntü duydum. En ilginç olaylardan biri de Tottenham'ın genelde yedek olan oyuncusu Lucas Moura'nın yaptığı hat-trick'ti. Kane sakat olmasa, Lucas Moura yedek kulübesinde oturacaktı. Buradan şu sonuç çıkıyor. Bir yedek oyuncu kendisini çok iyi hazır tutabiliyor. İşte profesyonellik.
Bir paragraf da Cüneyt Çakır'a açmak istiyorum. Formuyla dünyanın en iyi hakemi. Yine mükemmel yönetti. Büyük şok yaşayan Barcelona'dan en ufak tepki almadı.
Şimdi gelelim finallerin görüntüsüne: İki finali de İngiliz takımları oynuyor. Bunun en büyük nedeni; Premier Lig, zorluk derecesi ile dünyanın 1 numaralı ligi. Liverpool, Tottenham, Chelsea, Arsenal, Manchester City ve Manchester United gibi 6 dev var. Diğerleri bunlara karşı teslim olmamaya çalışıyor. Bu 6 takımın arasındaki maçlar da ayrı bir olay. İşte finallerin sırrı burada. Bizim için en önemli olaylardan biri de Vodafone Park'ta oynanacak Süper Kupa finalinin bir Premier Lig maçı olması.