Galatasaray, dün gece futbol açısından çok olumsuz bir ilk yarı sergiledi. Üç önemli oyuncusundan yoksun Göztepe karşısında zaman zaman kale önü tehlikeleri yaşamasının yanı sıra ilk gol girişimini ancak 33. dakikada yapabildi. Göztepe iyi yerleşimli alan daraltan savunmasıyla Galatasaray'ı bloke etti. Kenarlarda da iyi iki beklerinin önüne sürekli yardım da getirince Galatasaray'ın alışılmış kanat atakları hiç işlerlik kazanmadı. Tabii ki Rodrigues'in yokluğu da bu konuda bir başka etkendi. Halil ve Yasin de etkili sprintlerle tehlikeli çıkışlar yapıyorlardı. Galatasaray işlerin iyi gitmediği ilk yarının son dakikalarında Onyekuru'nun güzel golüyle skor avantajı yakaladı. Ama bu gol rakibin hediyesiydi. Göztepe açısından ise... Büyük bir takımla 35 bin seyircisi önünde deplasmanda oynuyorsun, skorda denge varken kontratak golü yiyorsun... Günümüz futboluna ters düşen bir durum.
İkinci yarıda da Galatasaray'ın oyununda bir iyiye gidiş olmadı. Ciddi kale önü tehlikeleri yaşadılar. İlk yarıya oranla değişen tek şey hücumdaydı. Yenik durumdaki Göztepe riskli bir ofansif futbola dönünce, Galatasaray'a da elverişli bir geniş alan ortamı çıkmıştı. Bu avantaja rağmen ikinci golü bulamayışları dahi iyi oynamadıklarının açık belirtisiydi. Emre Akbaba oyuna girdikten sonra hiç yabancılık çekmedi ve arkadaşıyla kısa sürede uyum sağladıktan sonra takıma mutlaka önemli katkılar verecektir. Bu maç bir kere daha gösterdi ki Rodrigues, Galatasaray'ın en önemli hücum gücü. Tek golün sahibi Onyekuru da yavaş yavaş takıma ısınıyor. Galatasaray beklenen futbolunun çok altında kalsa da yine de üç puanı kazanmayı bildi. Önemli eksikleri olan Göztepe'yi hem taktik olarak hem de oyun anlayışı ve fizik olarak iyi gördüm. Kısa sürede bir çıkış yapacaklarını söyleyebilirim.