Fenerbahçe hırslı, disiplinli ve en önemlisi de kontrollü bir ilk yarı sergiledi. Rakip Braga kadro kapasitesi sınırlı, vasat bir takım. Ama günümüz futbolunun istediği ilkelerden 'basit-doğru oyun' modeline sahipler. Ayağa paslarla sahaya yayılıp, kenarları da yardımlaşmalı kapatarak geride iyi yerleşiyorlar. Fenerbahçe adeta hücumda çok etkisiz, pozisyonsuz bir ilk yarı sergiledi. Bunun Fenerbahçe cephesinden bir önemli nedeni de, her zaman vurguladığım gibi; üç ön libero yapısında oynadığınız zaman, organize olmak ve ileriye servis yapmak yeterli olmuyor. Ayrıca rakip Braga da kenarları iyi kapattığından, geriden Caner Erkin ve Şener Özbayraklı da takıma katkıları çok sınırlandı. Fenerbahçe, bana göre ilk yarıda istenen futbolu sergileyemese de çok takım olarak çok önemli bir doğrusu vardı. Rakibin bir Avrupa takımı olduğunu düşünerek hem riskten kaçındılar hem de fizik açıdan yıpranmadılar. Nitekim ikinci yarıda da ilk yarıya oranla hücumda daha etkili, çok net pozisyon bulmasa da rakibi tehdit eden ataklar yapan bir Fenerbahçe vardı. Sonuçta da bitime kısa süre kala Mehmet Topal gerçekten kendi kaptığı topta kendi beceresi ile çok güzel bir gole imza attı ve maç da bu golle noktalandı. Bu galibiyette en önemli etken bence rakip iyi analiz edilerek uygulanan akılcı taktik plandı. 82. dakikaya kadar skorda denge olmasına rağmen, yenecek bir golün çok ciddi faturası olacağından Fenerbahçe, hiç savunma güvencisini ihmal etmedi. En çok Mehmet Topal ve Simon Kjaer'i beğendim. Bu arada Volkan Demirel de ikinci yarıdaki çok önemli bir kurtarışı belki de turun anahtarı oldu. Yoksa her şey ters düz olurdu. Kendi sahanda gol yemeden tek farklı da olsa kazanmak, ikili maçlarda oldukça önemli bir avantajdır.