Beşiktaş deplasmanda çok erken skor avantajı yakalayınca istediği elverişli saha içi ortamını buldu. Golden sonra devre bitimine kadar geride, orta saha-defans bütünleşmesiyle alan daraltıp, rakibi üstüne çekip kazandığı toplarda da karşı alandaki genişliği değerlendirip, farka giderek galibiyeti ilk 45'te garantiledi.
Tabii ki bunda Karabükspor'un savunmasındaki ciddi rahatsızlıkları en önemli etkendi.
İleri uç ve orta sahadaki pres yetersizliğine ilaveten defans bloğunu öne çıkartıp risk almak günümüz futbolunda rakibinize pozisyon zenginliği sağlamaktan başka işe yaramaz. Bana göre maçın kırılma anı skor 1-0 iken Shelton'ın boş kaleye kaçırdığı inanılmaz goldü. Eğer skora o dakikada denge gelse Karabükspor kontrollü oyuna geçer Beşiktaş'ın işi bu kadar kolay olmazdı.
İkinci devre, galibiyeti garantileyen Beşiktaş'ın kendisini fazla zorlamayışı ama disiplini de elden bırakmayışıyla geçti. Karabükspor da moral bozukluğuna rağmen maçın son dakikasına kadar elinden geldiğince mücadelesini sürdürdü. Tabii ki dünkü maçta en çok öne çıkan isim Fernandes'di.
Holosko hayal kırıklığı
Bana göre ikinci kişi ise Hilbert'ti.
Diğer futbolcular da çok koşarak iyi mücadele ettiler. Yalnız Holosko'da hayal kırıklığı yaşadım. Bu tip bir oyuncuya Beşiktaş'ın bu kadroda ihtiyacı var. Geçen hafta derbide Holosko'nun bir çıkış yapacağını hissetmiştim. Ama dün bu ışığı göremedim. Beşiktaş Samet Aybaba yönetiminde disiplinli bir anlayışa büründü. Bütün futbolcular koşuyorlar, yardımlaşıyorlar.
Ama bir önemli baş ağrıtacak eksiklik var. O da topa fazla sahip olma ilkesini bu kadro yapısıyla gerçekleştirmek çok zor.