Prandelli yönetimindeki G.Saray'ın gol yollarında sıkıntı çektiği görülüyor. Sarı-kırmızılılar Anderlecht maçında bunun sıkıntısını yaşar mı?
Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarına baktığımız zaman, bol gol yiyen Anderlecht'e, Galatasaray maçı kazandıracak gol atabilir mi? Gol atmak için pozisyona girmek lazım. Bursa ve Eskişehir maçlarında Galatasaray'ın pozisyonu yok neredeyse!.. Neden yok? Soru işareti burada...
Açık, şundan yok:
1- Prandelli, Galatasaray'ın Fatih Terim ve Roberto Mancini döneminde oynadığı çift forvetli, 4-4-2 oyununu değiştirdi. Orta sahada üç, forvette bir adam kullanıyor.
'Prandelli, daha çok hücum oynatıyor' diye yorumlar yapıyorlar. Anlamıyorum!.. Yani ikili forveti teke indirip, dörtlü orta sahayı üçe indirip nasıl hücum futbolu oynatıyor ve bu nasıl hücum futbolu ki pozisyonun yok!
4-4-2'de Galatasaray orta sahasının iki kanadındaki adamlar, hücum yanları da güçlü bekleriyle ikili, çok güzel kanat akınları yapıyorlardı. Gözünüzün önüne getirin. Sabri dahil, Eboue dahil, Riera dahil, Hakan Balta dahil, önlerindeki Amrabat dahil, kanatlarda oynayan Sneijder dahil, kanatlarda oynayan Hamit dahil... Çok iyi kanat akınları yapıyordu Galatasaray ve bu kanat akınları da ortada çift forvet; Burak-Drogba ya da Umut-Burak ile buluşuyordu. Yani kanat akınlarından bol gol pozisyonu buluyordu Galatasaray...
2- Çift forvet ile oynadıkları zaman Burak- Drogba olsun, Umut-Burak olsun yaptıkları çapraz koşularla rakip savunmanın göbeğini dağıtıyorlardı. Rakip savunmanın göbeği dağıtıldığı zaman, bu defa da ortadan uzatılan Melo ve Selçuk toplarıyla da Galatasaray pozisyona giriyordu. Yani Galatasaray'ın 4-4-2'de hem kanatlardan hem ortadan bir hücum zenginliği vardı.
Üçlü orta saha ve tek forvete döndüğü zaman bunların ikisi birden bitti. Galatasaray kanat akınları yapamaz oldu ve tek forvet Burak etkisiz kaldı. Burak hayatında tek forvet oynayacak adam değil. Burak'ı tek forvet sahaya çıkarmak takımı 10 kişi oynatmak. Burak orada ne yapacağını bilmeden duruyor. Çünkü Burak'ın çapraz koşusu birine boşluk yaratmak için... Diğer adam yok ki! Ya da biri çapraz koşusu yapıp Burak'ın önünde boşluk yaratıyordu, Selçuk da o topu Burak'ın önüne bırakıyordu. Bunu yapan da yok ve ortada Burak yok!
Sonra bu orta sahayı üçlüye çevirdiği zaman Melo'yu savunmanın önüne üçüncü stoper olarak -'Ön libero' diyor ama palavra- çekince, Melo hücuma katılmaz olunca, orta sahadan oyun kurma görevi tamamen Selçuk'a kaldı. Selçuk da hayatının en kötü sezonunu yaşadığı için sonuç gelmiyor.
Bursa ve Eskişehir maçından sonraki yorumlara bir bakın: Galatasaray'ın en iyileri; 1- Kaleci Muslera, 2- Stoper Chedjou. Yani takımın stoperi ve kalecisi en iyisiyse eğer o zaman o maç nerede oynanmış, nasıl oynanmış, golleri kim kaçırmış meydanda!
3- Oyun kurucu olarak takımın en iyisi Yekta... En iyisi Yekta olan bir takım kümede kalmaya oynayan bir takımdır. Düzeyi odur.
Futbolcu klasmanında 10 üzerinden not versen Yekta'nın notu 6... Yekta 17-18 yaşında olsa dersin; 'Bunun geleceği var.' Yekta futbolunun sonuna yaklaşmış. Bugüne kadar hiçbir maçta, hiçbir takımda olağanüstü bir tarafı yok. Kenarda durur, yedektir, son 3-5 dakikada taktik icabı oyuna girer, o kadar... Ama Galatasaray o kadar kötü ki o Yekta'nın 'takımın en iyisi' olduğunu söylüyorlar. Bu iftihar edilecek bir şey değil. Bir mahalle maçı yapsak ve o takımın en iyi oyuncusu ben, 75 yaşındaki Hıncal olsa o mahallenin ayıbıdır; benim gururum olmaz. Mahalledeki delikanlıların ayıbı olur. Böyle düşünmek lazım. Yekta'nın en iyi olması Galatasaray'ın ayıbı... Direk oynatıyor Prendelli Yekta'yı!.. Çünkü oynattığı sistem içerisinde, Galatasaray'ın gol yememesi lazım.
Bu tablodan Anderlecht'i yenecek, Galatasaray çıkar mı? Futbol her türlü mucizeye açık... Neticede Galatasaray, Galatasaray'dır. Bir tane dengine getirir atar. Eskişehir maçında atıyordu da... Ama kalesinde gol de görebilir. Fakat Galatasaray kesin kazanmalı. Kazanmak için de Prandelli'nin bu üçlü orta saha ve tek forvet inadından vazgeçip; Galatasaray'ın alıştığı, bildiği, ezberlediği 4-4-2 sistemine dönmesi lazım.
ÜNAL AYSAL'IN HİÇBİR ŞEYDEN ANLADIĞI YOK
Cesare Prandelli, hazırlık döneminde Galatasaray'ın başındaydı ve 3 resmi maç oynandı; bu oynanan maçlara baktığınız zaman gelecek için nasıl bir Galatasaray görüyorsunuz? Prandelli sorunları çözebilecek mi?
Prandelli'nin geçmişinde aslında fazla parlak bir şey yok. Esas yanlışı hazırlık döneminde... Eylül ayının ortasında sen Şampiyonlar Ligi'nin en kritik maçını oynayacaksan, o maça kadar Galatasaray'ın çok ciddi sınavlardan geçmesi lazımdı. Bugüne kadar sezon öncesi Fatih Terim'in oynadığı rakiplere bak, Prandelli'nin oynadığı dandik takımlara bak!..
Bir tek ciddi rakip Atletico Madrid'di. O da işte 'bir yanda Arda bir yanda Soma var' diye al gülüm, ver gülüm havasında geçti. Bir hazırlık maçı gibi değil, bir gösteri maçı gibiydi. Hazırlık döneminde bir tane ciddi maçın yok ve Anderlecht, ligde 7 maç yapmış. Senin bir tane ciddi maçın yok.
Böyle bir sezon başlangıcı!.. Niye? Çünkü Galatasaray'da futbolun yöneticisi yok. Ünal Aysal'ın bir şeyden anladığı yok; 'Her şeyi ben yönetirim' diyor. Çünkü televizyonlara çıkmaya, gazetelerde resminin basılmasına bayılıyor. Bunun uğruna Galatasaray'ı batırmaya razı!.. Onun için futbol şubesini feshetti, futboldan sorumlu yöneticiliği ortadan kaldırdı.
Fatih Terim ve UEFA Kupası şampiyonluğunun fotoğraflarını da soyunma odası koridorlarından kaldırmış. Yani kompleksle dolu bir adam...
Galatasaray'da futboldan anlayan bir yönetici yok ki kalksın; 'Bu nasıl hazırlık programı? Şampiyonlar Ligi'ne doğrudan gidiyoruz. Eleme maçımız falan yok. Onun için hazırlık döneminde, bizim ciddi rakiplerle oynamamız lazım ki bakalım; eksiğimiz, gediğimiz nedir! Ona göre de transfer yapalım' desin.
Transfer düne kadar sürdü. Galatasaray- Eskişehir maçı ligin ikinci haftası değil, birinci haftasında oynansaydı Tarık Çamdal, Eskişehir'de oynayacaktı. İkinci hafta oynandığı için Tarık, Galatasaray'da oynadı. Bu kadar uzun sürdü transfer... Ciddi bir hazırlık yapsaydı Galatasaray, eksikler ortaya çıkacaktı. Öyle bir hazırlık da yok!
İlk defa ve ilk defa Eskişehir maçından sonra Özkan Olcay, futbol konuşması gereken bir yönetici olduğunu hatırladı kendiliğinden "Bu maç bana keyif vermedi" dedi. Bunun anlamı; 'Takım, Anderlecht maçı öncesi ümit vermedi' aslında...
Özkan benim 40 yıllık arkadaşım. Ne demek istediğini gözlerinden anlıyorum ben... Bu neye sebep olacak? Özkan Olcay'ı da temizleyecek Ünal Aysal!
Özkan Olcay dedi ki "Bu maçta Galatasaray futbol oynamadı. İyi oynarsın, seyir zevki verir ama gol olmaz. O ayrı. Biz futbol oynamadık" dedi. Bu söylediğinin bedelini de ödeyecek tabii!..
EN KOLAY MAÇ ANDERLECHT
Galatasaray'da işler pek yolunda gitmiyor. Sarı-kırmızılılar bu sezon oynadığı 3 karşılaşmada da güven vermedi ve bugün Anderlecht maçı var. Sorun nerede ve bu futbol, Şampiyonlar Ligi'ne nasıl yansır?
Şampiyonlar Ligi D Grubu'nda Galatasaray'ın rakipleri; Arsenal, Borussia Dortmund ve Anderlecht... İlk ikiye girerse Şampiyonlar Ligi'ne devam edecek, üçüncü olursa Avrupa Ligi'ne gidecek. Dördüncü olursa annesinin ligine dönecek! Galatasaray bu üç rakibi ile üçü İstanbul'da üçü deplasmanda 6 maç oynayacak. Şimdi sokağa çıkın; 7 yaşında, 8 yaşında, ilkokula giden çocuklara 'Galatasaray'ın Arsenal, Anderlecht ve Borussia Dortmund ile üçü içerde, üçü dışarıda oynayacağı bu altı maçtan en kolayı hangisi?' diye sorun. O, 7 yaşındaki çocuk; 'Anderlecht ile Türkiye'de oynanacak maç' der. Arena'da oynayacağı bu maç, Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi grubunda mutlaka kazanması gereken belki de tek maç... Bunu kazanamazsa ondan sonrası çok zor yoksa... Manevi olarak, moral olarak zor; puan olarak, maddi olarak da çok zor. Yani, Galatasaray, Anderlecht ile yüzde 100 kazanmak zorunda olduğu bir maç oynayacak.
Anderlecht, bu hafta liginde 7. maçını oynadı. Son 4 maçta, 3 galibiyeti, 1 beraberliği var. 15 puanı var ve Belçika Ligi'nin lideri durumunda... 7 haftada 13 gol atmış, 7 gol yemiş. Bu gol durumunun Galatasaray'a yansıması nasıl olacak? Anderlecht, Arena'dan beraberlik çıkarırsa; büyük başarı kendisi için... Bunun için golcü yanını sahaya fazla yansıtmayacak. Gol yememeye ağırlık veren bir oyun oynayacak. Öyle oynadığı zaman son 4 maçta 6 gol yiyen savunması G.Saray için cazip hale geliyor. 7 gol atan forvetinin korkutuculuğu değil.
GALATASARAY'I SATMAYA ÇALIŞIYOR
Galatasaray son dönemde saha dışı konularla gündemde... Aysal, son olarak, gayrimenkulleri bir 'yatırım ortaklığı' şirketi adı altında toplamak istediğini açıkladı. Ama bu pek de sıcak karşılanmadı. Böyle bir seçeneğe siz nasıl bakıyorsunuz?
Galatasaray mali bakımdan batık vaziyette... Ünal Aysal elindeki son kozu da kullanarak, Galatasaray'ın bütün gayrimenkullerini satmak istiyor. Ne geliyor akla; Riva geliyor, ne geliyor akla; Hasnun Galip geliyor. Bunları satıp borçların bir miktarını karşılayacak. Davası bu! O kongrede bunu yedirirse; Ünal Aysal'a helal olsun. Müstahaktır!..
Galatasaray'ın genel anlamda herkesle kavgalı bir görüntüsü de var. Ünal Aysal, kulüp içinden gelen tepkiler 'kendine yönelmesin' diye etraftaki herkesi hedef gösteriyor. Hatta içeridekileri de hedef gösteriyor.
Ben takip etmiyorum ama sosyal medyada Prandelli'yi eleştirdiği için Özkan'a tepkiler yağmış. 'Prandelli'yi eleştirdi' diye Özkan'a, Galatasaray camiasından alkış yağar, tepki yağmaz! Anında tepki geliyorsa bunlar 'ayarlanmış' demektir.
Aysal'ın "Aslan'ın dişlerini gördüğünüzde sakın size gülümsediğini sanmayın" şeklinde dikkat çeken bir çıkışı vardı...
Palavra! Ünal Aysal'ın bir tek amacı var; kendini kurtarmak. Neden kurtarmak? İç eleştirilerden kurtarmak. Onun için dışta düşmanlar yaratıyor. Neden kurtarmak; mali iflastan!.. Onun için de Galatasaray'ın mevcut bütün mal varlığını satma hakkını elde etmeye uğraşıyor. Yani, 'Galatasaray'ı satma' hakkını elde etmeye uğraşıyor.
Editör: Özge Aydın