Mesut Özil'in gelişi Fenerbahçe takımı üzerinde ciddi bir sinerji yaratmış. Maçı Mesut'un tribünde izlemesi sahadaki oyuncuların adeta görücüye çıkmış anlayışında oynamasını sağladı. Yani Mesut'un tribünde oturması ve maçı dikkatli izlemesi Fenerbahçeli oyuncuların dikkatli, ciddiyetli oynamalarını sağladı.
Uzun bir aradan sonra Fenerbahçe'nin çabuk, coşkulu ve kazanma duygusu yüksek bir oyun ortaya koyduğunu gördüm. Erol Bulut, Alanya maçında Fenerbahçe topa yüzde 25 sahip olduğu için eleştirilmişti. Kayserispor önünde oyun ve pozisyon zenginliği olarak ezici bir üstünlük kurdu, rakibine top göstermedi, hatta pozisyon bile vermedi. Erol hocanın rakibe göre bir oyun tercih etmesinin doğru olduğunu bir daha gördük.
Pelkas'ı hayranlıkla izledim. Yunan yıldız oyun içinde serbest oynadı, her yere koştu, savunma yaptı. Fenerbahçe'nin yaşadığı hücum zenginliğinin baş mimarıydı. Mesut Özil'in saha içindeki en önemli partneri Pelkas olacaktır. Pelkas'ın atom karıncaya benzeyen oyun anlayışı Valencia, Thiam ve Samatta üçlüsünü de çok etkili hale getirdi. Pelkas ile birlikte bu üçlünün oluşturduklaır pas üçgenleri izleyenlere keyif verirken atılan her golün altında mükemmel organizasyonlar vardı.
Fenerbahçe hem takım savunmasını başarı ile uyguladı hem de hücuma çıkarken çok hızlı ve çabuktu. Dört oyuncunun bu kadar çok alan değiştirdiği ortamda Ozan ve Gustavo da baskı görmeden top kullandı. Özellikle Caner'in soldan getirip yaptığı ortalar tehlike yarattı.
Yeni alınan stoper Szalai çabukluğu ile ön plana çıkarken, topa hiç gelişigüzel vurmadı. Szalai, Fenerbahçe savunmasını toparlayacağı gibi mükemmel sol ayağı ile oyunu da geriden kurabileceğini kanıtladı. Sezon başı transferlerde evdeki hesap belki çarşıya uymadı ama ocakta gelen Mesut Özil, Szalai ve Osayi Fenerbahçe'nin keyif veren, kazanmaya yönelik coşkulu bir oyun oynamasını sağlayacaktır.