DÜNYADA futbol, teknik adamların üzerine kuruluyor. Jürgen Klopp, Pep Guardiola, Zinedine Zidane, Thomas Tuchel, Maurizio Sarri, Mauricio Pochettino gibi teknik adamlar yıldız oyuncular kadar ilgi görüyor ve medyada yer buluyor. Bu hocaların hepsi farklı ülkelerden gelen, farklı dilleri konuşan, farklı inançlara sahip, farklı karakterli oyuncuları yönetme becerisini gösterdikleri için başarılı oluyor. Bu hocalar bilgi ve birikimleriyle oyuncu grubunun birlikte hareket etmelerini sağladığı gibi takımlarının kaderlerine de etki ediyor.
Fatih Terim de bu gruba giren bir teknik adam. Galatasaray'da yaşadığı 8 şampiyonluk ile başta UEFA Kupası olmak üzere kazandığı kupalar farkını ortaya koyuyor
Galatasaray'dan ayrılan Fernando'nun, "Fatih Terim bizi evladı gibi görüyor. İletişimi, futbolcularla bağı çok iyi. Bu da bize güven veriyor" şeklindeki sözleri Terim'in farkını ortaya koyuyor.
Terim'in başarıları yeni başarıların habercisi olduğu için rakipleri kâbus yaşıyor. Yıllarca yan yana gelmeyen kulüpler şimdi güçlü bir "İttifak" kurarak Terim'i hedef gösterip yoluna taş koymaya çalışıyorlar.
İttifak içindeki kulüpler takımlarının başına getirdikleri hocaların beceri olarak Terim'i geçemeyeceklerini biliyorlar. TFF ve kurulları da bu ittifaka verdiği kararlarla destek oluyor. İki hakem Bülent Yıldırım ile Serkan Çınar'ın hakemlikten atılmaları kararı diğer hakemlere "Galatasaray lehine hata yapan hakemin boynu gider" mesajını taşıyor.
PFDK'nın ve Tahkim'in yapısına bakınca Fatih Terim'e 4 maç ceza verilmesinin başka ittifakın eseri olduğu net görünüyor. Terim'in suç olarak adlandırılan konuşmalarının içinde kurumlara, kulüplere ya da şahıslara bir hakaret yok. Birileri havadan nem kapmış olacak. TFF'de özellikle Milli Takım döneminden Terim ile hesabı olanlar nefret ve öfke kusmaya devam ediyor. Disiplin ve Tahkim Kurulu'na dönüp bakmak gerekir. Kim kimin adamı, kim kimin ortağı diye…
TFF'nin geçen yıl "Yılın takımı" seçiminden dolayı Galatasaray'a bir özür borcu olduğunu düşünüyorum. Şampiyon olmamış Başakşehir yılın takımı seçildi, kupa kazanmayan hocası yılın teknik adamı... Dünya ve Avrupa'da düzenlenen dev organizyonlarda "Yılın takımı, yılın oyuncusu, yılın hocası" konusunda böyle bir komedi yaşanmamıştır. TFF'nin kurullarının ittifak ortaklığının planları Fatih Terim'i Galatasaray'ın başından koparmaya yöneliktir. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç'un önünde dünyaları alıp giden Hiddink ve Lucescu örnekleri olmasına rağmen Terim'in bağışladığı tazminatına yüklenmesi tesadüf müdür?
TFF'nin kurulları kağıt üzerinde bağımsız. Disiplin Kurulu Başkanı Aytaç Yüksel ile Tahkim Kurulu Başkanı Murat Balcı'nın ortaklıkları olması ve birlikte kitap yazmaları ayrıca aynı kulübü tutmaları herhalde tesadüftür! Bu arada Murat Balcı'nın Göksel Gümüşdağ'ın avukatlığını yapması da tesadüftür! Aytaç Yüksel ile Murat Balcı'nın kulüp tutmaları asla yanlış değildir. Eğer hukukçu iseniz adaleti dağıtırken birilerinin emriyle karar verirseniz bir gün sizin de adalete ihtiyacınız olur. Balcı ve Yüksel'e önerim; vicdan ile baskı arasında kalırsanız aklınızla verin.
Baykan iki görev yapabilir mi?
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü görevini vekaleten yürüten ve şimdi TFF'de Başkan Vekilliği ile İcra Kurulu Üyesi görevlerini üstlenen sayın Mehmet Baykan'ı tanırım. Sohbetlerimiz seviyeli ve saygıya dayalıdır. Yıllardır da sporun içindedir. Geçenlerde yemekli bir toplantıda sayın Baykan gündeme geldi. Ben de kulak misafiri olduğum konunun özetini aktarıyorum: "Devlette üst düzey görevli biri TFF'de görev üstlenemezmiş." Ben de "Ne mahsuru var?" diye sordum. Aldığım cevap şöyleydi: "TFF özerk yapıdır. Atamayla değil, seçimle göreve gelir. FIFA ve UEFA'nın kurallarına göre bir yönetici hem devlette hem de özerk bir yapıda aynı anda görev yapamaz." Sayın Baykan'ın bir spor adamı olarak iki ayrı yerde görev yapması bence sakıncalı değil. Ancak UEFA konusunda sıkıntı yaratır mı? Bilemem. Sayın Baykan bir açıklama yaparsa kendisini tartışan insanları doğru bilgilendirir.