MESLEK hayatım boyunca kulüpler ve milli takım düzeyinde NBA dahil sayısız basketbol maçı izledim. Dev turnuvaları yerinde takip ettim. Son dakikalarda atılan basketlerle yaşanan sevinçlere ve üzüntülere tanık oldum. Türk Milli Takımı'nın, Amerika'ya karşı kaybettiği böyle bir maça hiç tanık olmadım. Amerika'ya karşı ilk kez bu kadar dev bir fırsat ayağımıza kadar geldi. Ama biz ne yaptık; elimizin tersiyle ittik.
Amerikalılara salonu dar edeceğimize biz dahil dünyada hiçbir ülke ihtimal bile vermezdi. Kafa kafaya oynadık. Mücedeleden yılmadık. Okyanusları geçtik, derede tökezledik. Bu yenilginin nedeni asla şansızlık ve beceriksizlik değil. Sayısız atışlara imza atan iki kaliteli isim Doğuş Balbay ile Cedi Osman'ın final atışları sırasında duygusal bir travmaya girdiğini gördüm. Yüzleri heyecandan bembeyazdı. İnanın atış halinde bedenen salondaydılar ama ruhen dağılmışlardı. Amerikalılar ise kaçırdıkları ya da geriye düştükleri anlarda bile zihinsel olarak hiç dağılmadılar. Onlar profesyonelliği mükemmel sergilediler, bizim çocuklar heyecan yaptılar. Doğuş ile Cedi'nin ruhen dağılmalarının temelinde "Ya kaçırırsam?" endişesi vardı. Korkunun ecele faydası yoktur. Sonuçta; art arda 4 atışı kaçırdık ve 1 sayı ile kaybettik. Ben yenilgiye üzülmüyorum, Milli Takım oyuncularının Türk basketbol tarihine altın harflerle kazınacak dev bir zaferi kaçırdıklarına kahroluyorum..
Yine bu heyecanı yaşatan Millilere teşekkür ediyoruz. Şimdi geriye dönüp bakmamak lazım ve "Amerika'yı nasıl elimizden kaçırdık?" diye ağlamayalım. Bir üzüntü olacaktır ancak turnuvada bu oyunu sürdürürsek çeyrek finale çıkabiliriz.