Şenol Güneş'in ligi düşünerek Talisca, Negredo, Atiba, Babel, Tosic gibi oyuncuları rotasyona sokup Bayern Münih önüne sürdüğü kadro doğrusu çok cesur bir karardı. Basın toplantısında "Sabit bir 11'im yok" diyen Jupp Heynckes elindeki geniş kadroya ve ilk maçı 5-0 kazanmasına rağmen Şenol Hoca kadar cesaretli davranamadı ve işi şansa bırakmamak adına Bayern'i ideale yakın bir kadroyla oynattı.
Almanya'da zaten Beşiktaş turu kaybetmişti. Beşiktaş'ın bu sezon Devler Ligi'nde aldığı mükemmel sonuçlara karşılık taraftarlar da siyah-beyazlı oyunculara "Teşekkür" amaçlı bir davranış gösterip tribünleri ağzına kadar doldurdu. Tribünler Beşiktaşlı oyuncuları hiç susmadan destekledi. Şenol Hoca "Bu sezon gruptan namağlup çıktık. Bu başarıda sizin de payınız var" diyerek Şampiyonlar Ligi'nde az forma şansı bulan oyunculara jest yaptı.
Bayern Münih kulübü Alman futbolunun hem lokomotifi hem de oyun sisteminin modeliydi. Bir makine düzeninde çalışan Almanlar'a karşı devşirme savunmasıyla, ilk kez yan yana oynayan Tolgay-Oğuzhan ikilisiyle, kalede kaptan Tolga Zengin ile Beşiktaş gücü yettiğince dirençli bir oyun sergiledi. Quaresma, Lens ve Devler Ligi'nde golle tanışan Vagner Love birçok pozisyonda sert faullerle durduruldu. İngiliz hakem Bayernli oyunculara sarı kart göstermek zorunda kaldığı pozisyonlar dışında hep Alman oyunculara kıyak yapan yanlı düdükler çaldı. Özellikle ikinci yarının başında Gökhan'ın kendi kalesine attığı golden sonra Beşiktaşlı oyuncular coşkulu bir oyuna geçerken, Bayern kalesinde de etkili bir baskı kurdu. Talisca ile Atiba'nın girmesiyle Beşiktaş oyunun temposunu yükseltti. Medel savunmada tek başına Alman ataklarına duvar oldu. Kazanmak ya da kaybetmemek Beşiktaş'a yakışırdı ama sahada görev yapan her Beşiktaşlı oyuncu asla teslimiyetçi olmadı, ısrarla ve inatla mücadele etti. Beşiktaş'a Şampiyonlar Ligi'nde Türkiye'ye yaşattığı heyecandan dolayı teşekkür etmeliyiz.