Grubun favorisi Hırvatistan'dan 1 puan almak, yenilenen ve gençleşen Milli Takım için büyük bir moraldir. Ama bu beraberlik, Milli Takım'da taşların yerine oturduğu anlamına gelmez. Çünkü Hırvatlar düşük viteste oynadıkları maçta bile üstelik seyirci desteği olmadan kalemizde ciddi pozisyonlar ürettiler. Napolyon şöyle demiş; "Şansı olanın, horozu da yumurtlar." Bu pozisyonlardaki şansımız horozun yumurtlama şansına benziyor! Milli Takım, Volkan Babacan, Mehmet Topal'a, Hakan Çalhanoğlu'na ve özellikle Emre Mor'a endeksliydi. Volkan yine müthiş kurtarışlar yaptı. Kaptan Topal, defansta çok başarılıydı. Kademeye akıllı girdi, tecrübesi ile hata yapmadı. Arda ve Oğuzhan'la birlikte iken "Ben yerimde oynayamıyorum" diyen Çalhanoğlu, Milli Takım'da artık oyunun iplerini elinde tutuyor. Ancak Hakan, yeterli çabukluğa sahip olmadığı için final pası vermekte zorlanıyor, sadece duran topları kovalıyor. Hakan daha fazla sorumluluk almalı, liderlik kimliğine de soyunmalı. Yani üzerinde giydiği 10 numara gibi oynamalı.
Emre Mor, Hırvat savunmasını resmen dağıttı ve korku tüneline soktu. Rakibini geçerken, çalım atarken, içeriye topla dalışlar yaparken ve dikine giderken, Vida ve Corluka ikilisini zorladı. Emre ne zaman önde baskı yapsa, Hırvat savunması korkudan topu kalecilerine oynamak zorunda kaldı. Fatih Terim, Emre Mor'dan daha fazla verim almak istiyorsa çevresini topu daha iyi kullanabilecek oyuncularla donatmalı. Çünkü bu Milli Takım, Hırvatlar'a karşı mücadele gücüyle ön plana çıktı. Gençliğin verdiği dinamizmle top Hırvatlar'a geçtiğinde takım halinde baskı yaptılar. Ancak Millilerin en büyük defosu, birbirlerini tanımadıkları için, pas alışverişlerinde isabeti yakalayamaları oldu. Özellikle Okay, çok top kazanmasına rağmen Hırvat ataklarına neden olan top kayıpları da yaptı. Terim, Okay'da ısrar etmeli mi? Bence zaman kaybı olur. Üstelik Okay, Ozan ve Kaan aynı tipte oyuncular. En tecrübelisi Ozan Tufan, müthiş koşu kalitesiyle orta alanı ayakta tuttu. Rakibi karşıladı, önde baskı yaptı, hücuma katıldı, savunmaya da yardım etti. İsmail ile Şener, hücuma çıkmayı çok seviyorlar ama oyun zekaları finalde ne yapacaklarına yetmiyor. İsmail'in, Modric'e yaptığı penaltıyı amatör bir oyuncu bile yapmaz.