Aristoteles dostuluğu şöyle tanımlamış: "Dostluk bir ruhun iki bedende yaşayabilmesidir."
Kosova'daki şehrin havası, insanların yakınlığı, tribünlerin sıcak tavrı iki ülke arasındaki dostluğun iki bedende tek ruh olarak yaşadığını gösteriyordu. Dost toprak Kosova'nın tüm dünya tarafından tanınması ve FIFA tarafından "Uluslararası müsabaka yapabilir" olurunu alması adına Milli Takım'ın hazırlık maçı oynayarak verdiği destek anlamlıydı. Dilerim, dostumuz Kosova'yı kısa sürede resmi maçlarda görürüz.
Kosova'da Milli Takım'ın başında 100'üncü maçına çıkarak "Dalya" diyen ve yeni bir rekora imza atan Fatih Terim hep şunu söyler: "Türk Milli Takımı hangi sahada, hangi rakip karşısında, hangi koşullar altında oynarsa oynasın sahaya hep kazanmak için çıkar."
GENÇ VE YETENEKLİLER
Kosova güç olarak rakibimiz değildi. Ama "On bir benzemez" olarak sahaya çıkan oyuncuların felsefesi kazanmak üzerineydi. Güç gösterisini abartarak oynadığımız kaçtadost Kosova'yı farklı yendik. Oyuncularımız bireysel becerilerini ön plana çıkarmaktan çok takım oyununa sadık kalıp basit oyunu tercih ettiler. Yeni bir döneme iyi başlamak moral ve güven kazanmanın yanı sıra iyi bitirmenin anahtarıdır.
Gerçek şu ki; genç, yetenekli ve geniş bir oyuncu topluluğumuz var. Bu kadroyu Terim'in yaratacağı aile ortamıyla iyi harmanlayacağını düşünüyorum. Futbolcuların da Terim'e yardımcı olmaları adına kulüplerine döndüklerinde Milli Takım'ı unutmamaları ve hep hazır olmaları gerekiyor. Dostluk karşılaşmasında gözümü en çok Ahmet İlhan attığı deparlarla okşadı. Pektemek'in hırsı, çabukluğu, golcülüğü mükemmeldi. Tarık Çamdal, çalışkanlığıyla öne çıktı. Ancak ben savunmada görev yapan 19 yaşındaki genç Bursalı Ozan Tufan'a hayran kaldım. Ozan özgüveni yüksek, çabuk, atletik, fizikli bir oyuncu. Üstelik riske girmiyor, basit oynuyor. İnşallah Ozan yeni sezonda Bursa'da forma şansı bulur.
Güç gösterisini abarttığımız maçta Kosova'yı farklı yendik. Yeni dönem için moral oldu