Yukarıdaki çekişme devam ediyor. Biri sahasında hem futbolcularıyla hem de teknik adamıyla hatalar yapınca Samsunspor'a puan verdi. Hiç beklemiyorlardı. Trabzon'da da Galatasaray, rakibini eksik yakalayınca hiç acımadı. Arada büyük fark vardı kalite olarak. Zaten bu da skora yansıdı. Bunlar öyle maçlar ki Fenerbahçe'nin İstanbul'daki beraberliği, Galatasaraylı futbolculara tabii doping oldu. Yine geldiler aynı hizaya. Hani namazlarda saf tutarsınız ya ligde de onun gibi. Biri hata yapıyor veriyor puanı, bu sefer öteki hata yapıyor veriyor puanı. Anlaşıldı ki bu sezon sonuna kadar gidecek. Gene geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi iki takım hiç ummadıkları bir takım veya takımlara takılıp şampiyonluğu verecekler.
Samsunspor, Fenerbahçe'yi iyi tahlil etmiş. Çok güzel kapandılar. Toplara uzun uzun vurarak çıkmadılar, pas yaparak çıktılar, Fenerbahçe'nin hızını kestiler. Fenerbahçe de kapalı defansı yaramadı, gelen pozisyonları da kaçırınca moralleri bozuldu. Ancak en büyük hatayı İsmail Kartal yaptı. Çünkü bu tip takımlara karşı kilidi kıramıyorsan kapıyı kıracaksın. O zaman sana ne lazım, çift santrfor. Özellikle içeride oynuyorsun. Gelen o topları biri indirecek, biri karıştıracak, diğerleri gol yapacak. Ancak o birini aldı, diğerini oyuna soktu. Hâlbuki ikisini de yan yana oynatması gerekirdi. Adam zaten senin üzerine fazla gelemiyor. Nitekim Dzeko çıkana kadar gelen orta adedi, Dzeko çıktıktan sonra gelen orta adedine hemen hemen eşit. Yani Bosna Hersekli forveti, yani uzun boylu adamı kesinlikle oynaması gereken dakikalarda sen oyundan alıyorsun. O da sana tepkisini gösteriyor haklı olarak.
Galatasaray böyle bir sonuçtan sonra iştahla Trabzonspor'un önüne çıktı. Zorlu deplasmanda doğru oynadılar, güzel goller attılar, maçı da rahat rahat kazandılar. Zaten bu kadar eksik Trabzonspor karşısında başka bir sonuç düşünülemezdi. İki takım için de şu klasik cümleyi söylemek lazım: Yola devam...