90 dakika bittiğinde hangi takım kazansa diğerine yazık olurdu. Ama şu var; Volkan Demirel, takımını Abdullah Avcı'ya göre daha iyi hazırlamış. Trabzon'da böyle bir seyircinin önünde ancak böyle futbol oynanırdı. Peki Avcı, rakibinin böyle mücadele edeceğini biliyordu. O ne yapmış? Maalesef takımı iyi hazırlamamış. Trabzon ilk yarıda çok ağır oynadı, ikinci devrede gaza bastı. Ama rakip defansın içine girerek çalım atıp gol atacak alanı bulamadığı için fazla pozisyon olmadı. Tamam baskılı gözüktüler, iyi güzel de baskılı oldukları anlarda Karagümrük'ün iki topu direkten döndü. Puan farkını bu kadar açarken Trabzonspor, ya defansı ya da hücumu iyi yapıyordu. Son 4-5 maçtır ne hücumu ne de defansı iyi yapıyorlar. Bu işin aması, fakatı yok. Birinden birini iyi yapacaksın. İkisini de yaparsan mükemmel oluyor. Dün gece sahanın en iyi adamı Halil Umut Meler'di. Penaltı pozisyonunda önce ceza alanı içinde mi dışında mı olduğunu kestiremedi. Penaltıya gitti, sonra doğruyu buldular. VAR zaten bunun için var. Türkiye'de bu VAR ile AVAR'da ne rezillikler olmuş yeni ortaya çıkıyor. Aslında bu olaylara bir kitap yazılabilir, hem de ibretlik olur.
Halil Umut Meler'in sakin, kendinden emin çok iyi bir vücut dili var. Dürüst düdükler çalıyor. Düşünün aylardır Türkiye'de hakem rezilliği yaşanıyor. Yalnız sahada değil VAR odalarında da. Trabzonspor şampiyon olacak öyle gözüküyor ama seyircisini fıtık ederek. Demek ki puan farkı bu kadar olmasa Avcı'nın takımı kemanın telleri gibi gerilecek. 7. dakikada oyuna giren Yusuf Erdoğan'ı ikinci yarı başlarken zorunluluk olarak mı yoksa sarı kart aldığı için takım 10 kişi kalmasın diye tedbir için mi değiştirdi?