Türkiye'nin en büyük derbisi diyorlar ama oynanan futbol küçük. Tribünlerde merdivenler dolu, tribünlerden sahaya her şey yağıyor. Sahada bir hakem var, VAR'da bir hakem var. Şimdi bu maç o kadar çok konuşmaya gebe ki iki taraf da birbirini suçlayacak. Burada itmeyi veriyorsan orada da vereceksin ya da ikisine de vermeyeceksin.
Teknik adamlara ne demeli? İkisi de birer sarı sonra biri kırmızı gördü. Fatih hoca değişikliklerde geç kaldı. Morutan ve Feghouli 45 dakika yoktu, ısrar niye anlamak mümkün değil. Sahada fazla sinirlendiğin zaman maçı okuyamazsın. Herkes hakeme odaklanmış durumda. Herkes hakeme odaklanınca şansı olan taraf deplasman ekibidir. Ev sahibi seyircisine güvenerek daha agresif oynar. Deplasmandaki takım daha sakin kalır. Fenerbahçe takımı ve teknik direktörü buradan 1 puanla ayrılmaya razıydı ama futbol böyle bir şey. Öyle veya böyle maçı Fenerbahçe kazandı. Maçın hakkı bence beraberlikti. Fenerbahçeli futbolcular sinirlerine daha fazla hakimdi, öyle olunca Galatasaraylılar daha gergindi. Sarı-kırmızılılar kazandığı topların kaçını rakibe verdi bakmak lazım.
***
Dünkü maç şunu gösterdi; Mesut kaptanlığındaki bazı oyuncuların ve dışarıdan bazılarının Ali Koç'a baskısıyla Vitor Pereira inadından vazgeçti. Yani bu maçı Pereira'nın inadını kıran futbolcular kazandı. Pereira oyuncularıyla inatlaşıyordu ama inadı futbolcuları kırdı. İptal edilen gol pozisyonunda Diagne rakibini itiyor, aslında hakem de görüyor, VAR olaya el koyuyor. İyi tamam da şimdi G.Saraylılar diyecek ki yediğimiz golden önce İrfan Can, Kerem'i itiyor. Pozisyonlar benzer mi, benzerliği var. Türkiye'de VAR sistemini bir türlü oturtamadık, sahada futbol oynayamayan, 3 metreye top atamayan futbolcular hakemlerin üstüne yürüyüp baskı yapmaya çalışıyor. Dün Meler, istikrarlı maç yönetmedi. Aynı pozisyonlarda ayrı düdükler çaldı; zaten yangın da onun yüzünden çıktı. Şimdi seyredin bu hafta ne olacak.