UZUN yıllar görmediğimiz, heyecan dolu bir gece yaşadık. Konya'da Rus ruleti vardı. Bu ruleti Konyaspor kazandı. Hem de sapına kadar hak ederek. Başakşehirliler maç sonunda yenildikleri için üzülüyorlardı, ama onların imdadına da Trabzonspor yetişti. Ne oynadığı belli olmayan bir Trabzonspor, Denizli'de adeta intihar ediyordu. Ve sonunda kendi ipini çekti. Başakşehir'e şampiyonluk hayırlı olsun. Bu Trabzonspor'u seyredince şampiyonluk öyle veya böyle Başakşehir'in oldu. Diyeceksiniz ki; Daha maçlar oynanacak! Artık bundan sonra fazla değişiklik olacağını zannetmiyorum. Hakemler az hata yaparak maçları yönettiler.
Yalnız bir şey dikkatimi çekiyor, hakemlere deniyor ki, 'futbolcunun vücuduna, eline, koluna gelen top el sayılmaz veya penaltı verilmez'. O ayağından, bacağından seken topla futbolcu oynarsa ne olur? Bence yine penaltı olur. Ve bunun da örneğini dün gece gördük. Ama hakem vermedi. Beşiktaş iyi mücadele etti, galip geldi. Ama oraya şöyle bir dipnot geçmek lazım. Siyah-beyazlılarda bir çocuk var, geçen yıl Almanya'dan geldi. İsmi Güven… Ama ona güvenirsen yandın. Düşünebiliyor musunuz; maç 1-0, arkadaşı bomboş… Topu ona verse, arkadaşı boş kaleye topla girecek, maçı bitirecek. Görmesine rağmen topu boş durumdaki arkadaşına vermeyen bir futbolcuya ben şüpheyle bakarım. Bakın! Bu düşüncedeki bir oyuncu yarın başa büyük iş açar. Zaten yaptığı başka şımarıklıklar da var geldiğinden beri. Tabii o da Beşiktaş'ın sorunu. Maçlarda kalite yoktu. Heyecan vardı o kadar. Olsun o da bize yetti. Keçi boynuzu gibi... Hiç olmazsa goller seyrettik. Başakşehir'i bu kadar dökülürken üç senedir ilk defa görüyorum. Konyaspor'u da bu sezon bu kadar iyi futbol oynarken ilk defa görüyorum. Dün gecenin adamı şüphesiz yaptığı artı/eksi işlerle Konyasporlu Miya oldu. Maçın başında saçma bir penaltı yaptırdı, ama sonrasında attığı iki golle adeta takımını sırtladı ve gecenin yıldızı oldu.