VAR gelecekti, dertler bitecekti. Ben bitmeyeceğini biliyordum. Neden?
Yazılı ve görsel basında öyle yorumlar yapan arkadaşlar var ki, futbolun içinden gelmediklerinden demagoji yapıyorlar. Futbolun içinden gelenleri de akıllarınca küçümsüyorlar.
Ağaçtan düşen adamın başına koşanlar yardım için, "Doktor çağırın!" diye bağırırken, ağaçtan düşen adam kısık bir sesle demiş ki;
"Bana doktor çağırmayın, bana ağaçtan düşen birini bulun." Bakınız, "Hakem de hata yapar, insandır" lafını yıllarca söyleyerek milleti yediler. Tabii ki hakem de insandır, hata yapacaktır. Ancak bu cümlenin içinde gizlenen şöyle bir ayrıntı var: "Hakem de insandır, göremedi." Şimdi cümleyi açalım, "Görseydi, verirdi." Ben de diyorum ki, görseydi de n.. verirdi!!!
Neden? İşte burası önemli… Futbol hep gelişiyor...
Antrenman şekilleri, beslenme, saha zeminleri, futbolcuların malzemeleri, kale direkleri, top gelişiyor. Böyle olunca da saha, futbolculara dar geliyor. Çünkü sahanın ebatlarıyla oynayamıyorlar. Bu sefer ne yapıyorlar?
Futbol bu kadar süratli oynanınca oyun kurallarını sertleştiriyorlar.
Centilmenliğe aykırı ya da rakibi sakatlayıcı pozisyonlarda daha kolay ihraca gidiliyor.
Çünkü bu şartlarda maç 10'a 10 da oynansa çok fazla bir şey değişmeyecek.
Bütün bu değişikliklerde esas oğlan kim, sahadaki karar verici, yani hakem ve yardımcıları.
Futbolu yönetenler baktılar ki, işler gittikçe zorlaştı. Aut çizgisine de hakem koydular, olmadı. Bu sefer VAR'ı çıkardılar. VAR'da olaylar olacaktır, bu iş oturacaktır. VAR güzel bir şey. Esas iş burada başlayıp, bitiyor.
Peki VAR geldi de niye hâlâ düzelmedi bu hakemler?
Bazıları görüyor, veremiyor.
Bazıları VAR olup, çağırmıyor veya çağıramıyor. İşte bütün mesele burada yatıyor. Burada olay iki tane:
Birincisi ya bunlar bir yerlerden gizli gizli idare ediliyorlar dolaylı yollardan ya da bunların kabiliyetleri bu kadar.
***
HAKEM YAPILANMASINA BAKIN GARİP ŞEYLER GÖRECEKSİNİZ
Ankaragücü forması giyerken, 1973'te İnönü Stadı'nda Fenerbahçe ile oynadığımız Türkiye Kupası maçından sonra, "Hakem olacağım" dedim. Çünkü hakemin saha içindeki davranışlarından iğrenmiştim.
Ankara'da açılan hakem kursuna gittim.
Size tam sayıyı veremem ama genel görüntü şuydu: Kursa katılan 100 kişi varsa 95'i astsubay, 2'si subay, 3'ü de sivildi. Yani 3'ün 1'i bendim! Şimdi böyle bir sistemden çıkan hakem grubu yükselmeye başlayacak, hakemlik yapacaklar.
Bunlar hakemlikten sonra gözlemci olacaklar ve MHK'lere girecekler.
Peki o zaman nasıl bir görüntü olacak? Astsubay arkadaşlar grubu, birbirine sahip çıkacak, kadrolar onlarla dolacak.
Yıllarca bu iş böyle geldi Türkiye'de. Bir başka grup daha vardı, akraba grupları. Oğlu, amcasının oğlu, halasının oğlu, dayısının oğlu, teyzesinin oğlu... Bunlarla da hakem kadroları dolduruldu.
İşte bakın Türkiye'deki hakem yapılanmasına...
Çok entresan şeyler göreceksiniz. Gruplaşmalarda yıllarca adamlarını çıkardılar. Akrabalarına öyle gözlemciler gitti ki, yüksek puanla yükselttiler. Hak eden garibanlar yok edildi. Bunlar hakemlikte 30-35 yıldaki net olaylardır. Adalet dağıtacak insanlar bulundukları yere adaletli gelmemişledir Türkiye'de yıllarca.
Hakem aleminin içi bunu iyi bilir. Yıllarca kirli işler oldu, maçlar satıldı, alındı.
Rahmetli Hasan Doğan, inanılmaz bir operasyon yaptı, benim de dibine kadar bildiğim. İşler biraz duraklar gibi oldu ama bakıyorum hortlamalar var. Şimdi siz karar verin ey seyirciler, ey yöneticiler... Bu hakemler bu işi biliyorlar mı, bilmiyorlar mı? Ya da bu hakemler belli yerlerden direktif mi alıyorlar? Kafanızını karıştırdım değil mi? Bence hayır. Hiç demagoji yapmadan anlattım. Bu ülkede yıllarca bazı takımlara uğurlu gelen hakemler vardı.
FIFA korkartı takılıp, büyük takımların maçlarını idare edemeyen ama X takımın 27 tane maçına giden hakemler vardı.
Bu ülkede komite başkanları vardı, haftanın 8 veya 9 hakeminin 2'sini ya da 3'ünü verirdi. 4'ü, 5'ini de federasyon başkanı verirdi. Bu işte büyük paralar var. O zaman iki şey kalıyor geriye, kabiliyetsizler mi, karaktersizler mi? Bunlara sorsanız ne kabiliyetsiziliği ne de karaktersizliği kabul eder.
VAR bile varken bu hakları yiyorsanız, göstere göstere daha ne halt yiyeceksiniz ki? Bazen telefonu açıyorsunuz, adam cevap vermiyor. "Niye cevap vermedin" diyorsunuz, diyor ki, "Hatlarda arıza var herhalde…" Ben de diyorum ki, yediğiniz haltlardan arızalar çıkıyor. Bu alemin içerisinde 10 sene kaldım. Bunların karaciğerini, dalağını, pankreaslarını biliyorum. Şimdilik bu kadar...
***
DURUM KEL VAR ACELE GEL
Diagne, Galatasaray'a faydalı olabilir.
Ancak şu bir gerçek; onunla sahaya çıktığında el bombasıyla sahaya çıkıyorsun. Rakip takıma da patlar, Galatasaray'a da patlar. Rakibine yumruk attığı maçta hakem Ali Palabıyık gibi olursa Galatasaray'ın lehine olur. Yalnız Ali Palabıyık değil VAR'daki de dahil. İşte bunlara körler sağırlar birbirine ağırlar diyoruz.
O pozisyonda hakemi çağırmayacaksın da hangi pozisyonda çağıracaksın.
Skrtel'in pozisyonunda çağırmayacaksın da hangi pozisyonda çağıracaksın. Ulan şunu da yapıyoruz durum kel, VAR acele gel… Ama saçlarınızı jölelerle güzel yapıyorsunuz.
O jöleleri sürdüğünüzde her halde beyniniz hava almıyor, rahat kararlar veremiyorsunuz.
***
LOREL-HARDY İKİLİSİ GİBİLER
HER gün yeni bir şey çıkıyor. Burada Fikret Orman istediği gibi oynuyor. Fakat karşısında da onun kadar oynayan bir Şenol Güneş var. Devamlı birbirlerini taca çıkarıyorlar. Sonra da basın toplantısında çıkıp öpüşüyorlar. Muazzam ikili. Lorel ile Hardy gibiler. Çok keyif alıyorum.
***
PFDK'NIN CEZALARI BİR TUHAF
PFDK'dan tuhaf cezalar çıkıyor. Bu cezaları haliyle temsilcilerin raporuna göre veriyorlardır. İyi, tamam da maçları televizyondan izlerken gelen seslere göre insan biraz tahmin edebiliyor. Bir yerde 25 bin kişiye ceza veriyorlar, diğer yerde 3 bin kişiye. 3 bin kişiye ceza verilen yerde bütün stat küfür ediyor. 27 bin kişiye ceza verdiğiniz yerde cılız bir ses çıkıyor. Bu işte bir tuhaflık var. Bu sene her yerde olduğu gibi.