Futbolcuydum, şartlı hakem kararları (!) yüzünden hakem oldum. Hakem oldum, camianın içinde sistemle boğuştum, sakatlarla (!) boğuştum. Yorumcu oldum, geriye dönüp bakıyorum değişen bazı şeyler var ama yeterli değil. Futbolculuk ve hakemlik zamanımda bazı hakemler tarafından maçlar satılırdı. Astsubay hakemler çoğunluktaydı. Kurslara onlar girerdi, ağırlık da onlarda olurdu. Yani tekel vardı. Bunların bir kısmı değişti. Sahaya bazı şeyler yansıdı ama ideal değil. Şimdi gelelim sadede; bir şeyi eleştirmek kolaydır, karşılığında nasıl olması gerektiğini söyleyeceksin. Madem bu iş çok tartışılıyor, Türk futbol ailesine bir önerim var! Bu önerim tecrübelerime dayanarak çıkan sonuçtur.
Bakınız; şunu herkes bilsin, hakemi MHK yaratmaz, basın yaratmaz, TFF yaratmaz. Hakemi futbolcu yaratır. Nasıl mı? Türkiye liglerinin her kademesinde oynayan futbolcular maçlarını idare eden isimleri iyi bilirler... Maçlara çıkmadan evvel yalnız futbolcular değil teknik direktörler de ona göre taktik verirler. Şunları söylerler; "bu hakem iç sahada korkaktır, basın tekmeyi rakibinize bir şey yapamaz." veya "Bu hakem büyük takımları kollar yürüyün." veya "Bu hakem düzgündür kendinizi atmayın, küfür etmeyin" derler. Peki bütün bunlardan en fazla şikayetçi olan kulüpler değil mi? Evet... O zaman niye TFF, MHK'yi seçiyor, o da kurulunu seçiyor, onlar da hakemleri eğitiyorlar.
Şimdi size çözümü söylüyorum; TFF o sene 1., 2. Lig'de mücadele eden takımlara bir yazı yazmalı. Bu yazının yazıldığı tarih Mayıs ayı ideal olur. Sezonun bitimine yaklaşılmıştır. Federasyon şunu ister, "Maçlarınızda düdük çalan hakemler konusunda kulübünüzden bir ila yirmi arasında bir liste istiyoruz." Böyle bir yazı gittiğinde kulüp, teknik adamları ve futbolcuları toplar, istişare ederler. Sonunda da özellikle futbolcular ilk 20 ismi belirlerler. İnanın bu 20 isim çok adaletli olur. Çünkü o futbolcular bir sene evvel bir başka takımda, iki sene evvel başka bir takımda, üç yıl önce büyük bir takımda oynamış oyunculardır. Çünkü sonunda canı yanacak olan futbolcudur. Onun için onlar ilk 20'yi çok iyi belirlerler. Alırsınız kulüplerden ilk 20'yi, verirsiniz bilgisayara ilk 15'i otomatik olarak kulüpler belirler. Listenin tamamı 25 mi, 30 mu olacak onu da MHK belirler. Bir sene sonraki maçlarda da hiçbir kulüp "benim maçıma niye bu verildi" deme hakkı olmaz. TFF olarak çıkarır listeyi, "Bunu 6., bunu 8 . yazmışsın" dersin. Türkiye'de hakemliğin kurtulmasında birinci şık budur.
İkinci şık, akraba ilişkisinden hakem almayacaksın. Türkiye'nin en büyük kuruluşları böyle çalışır. Üçüncüsü; yabancı hakem getirmek kesinlikle yanlıştır. Yabancı hakem getireceğiniz ülkelerin herhalde o hafta oynatacağı iyi maçlar vardır. Adam sana kaliteli hakemini yollar mı? Bu bir, ikincisi Avrupalı paraya adeta tapar. İndiragandiyi adamın memleketinde yaparsan yakalanmaz da o korku da olmaz. Ben yabancı hakemin idare ettiği maçlarda oynadım. Futbolcuydum. Ne halt yediklerini iyi bilirim. 4'üncüsü herkes hakem eğitiminden bahsediyor, beyler, bayanlar, hakemleri eğitmek önemli değil, eğitirsiniz peki onun kişiliğini geliştirebilir misiniz? Kesinlikle hayır. Onun için de daha birinci dakikada hakem seçiminde son derece dikkatli olunması lazımdır. Hakemin kişiliği olsun, diğerini ben ona öğretirim. Ama hem kişiliği var hem de biraz öğrenmişse başımın tacı olur. Arkadaşlar, hakemler yanlış karar verebilirler yeter ki şartlı (!) olmasın. Ben futbolcu olarak ona güveneyim. Türkiye'de son yıllarda hakemlere güvensizlik başladı işin aslı bu.