Bak Fatih Altaylı, bu sana ikinci yazım. Bir daha da yazmayacağım
Türk Milli Takımı Letonya ile oynuyor. Maçı Show TV veriyor. Maçın yorumunu da Fatih Altaylı almış! Vermişler değil almış. Eğer mecbur kalmazsam ne maçı anlatan spikeri ne de yorumcuyu dinlemek istemiyorum. Maçı seyretmek yorum yapmam için kafi geliyor. Fatih Altaylı nasıl yorum yaptı bilmiyorum ama büyük tepki almış. Ve sonra bu arkadaşa sormuşlar; "Neden çok tepki aldınız?" diye. O da cevap vermiş: "Kabzımalların yorum yaptığı yerde ben de yorum yaparım..." Bak Fatih Altaylı; bir iş yaparsın, başarılı olursun veya olamazsın. "Koçum" derler veya tenkit ederler, bu seni ilgilendirir. Belli bir grubu aşağılayarak veya alay ederek bir yere varamazsın. Bak Fatih Altaylı; bu küçük gördüğün kabzımallardan bir tanesi çıkıp, "Bizi aşağılıyorsun ama sen daha lise mezunusun. Üniversiteyi bile bitirememişsin. Şu andaki kabzımallardan çoğu üniversite mezunu" derse ne yaparsın? Bak Fatih Altaylı; kabzımallar çalışkan insanlardır. Sabah 5'te işe giderler ve sizin gibi insanlara düzgün gıda yedirmek için çalışırlar. Yaptıkları işte alın teri vardır. Ey Fatih Altaylı; sen genel yayın yönetmeniyken şimdi düz bir yazarsın. Vatan, millet, Cumhuriyet yazarken, insan haklarından bahsederken, işçilerin haklarını savunurken kabzımalın biri de çıkıp sana yıllar önce sen bir gazetenin sorumlusuyken, Ankara Rüzgarlı Sokak'ta haklarını aramak için grev yapan işçilerin çadırına girip aralarında kadın da bulunan bu insanlara silah çekip onları tehdit ettiğini söylerlerse ne yaparsın? Bak Fatih Altaylı, sen Gelişim Spor'da Hıncal Uluç'un yanında çömez olarak çalışırken benim idare ettiğim bir maçtan sonra, "Dünyada iki tane çok iyi hakem bilirim. Birisi yurt dışından, biri de Erman Toroğlu" yazmıştın. Herhalde yaşlanınca beyin hücreleri açısından geriliyorsun. Ben hakemlikle kabzımallığı aynı dönemde yaptım. Bak Fatih Altaylı; kimin ne kalitede iş yaptığına sen karar veremezsin. Şu anda çalıştığın gazetenin patronu Turgay Ciner'e bir sor bakalım. Yanında da Mehmet Tezkan varken ben ve Şansal Büyüka'ya yorum yapmamız için ne kadar para teklif etti acaba, sana söyler mi bilmem. Ama duyarsan dudağın uçuklar. Bak Fatih Altaylı, bu sana ikinci yazım. Bir daha da yazmayacağım. Sen şimdi rütben sökülmüş bir yazar olarak sağa sola saldırıp prim ve rating yapmak istiyorsun. Hala akıllanmamışsın. Evet Fatih Altaylı, biraz futbol oynadım, Milli Takım formasını da giydim, az buçuk futboldan anlarım. Biraz hakemlik yaptım, 5-6 yıl FIFA kokartı takarak uluslararası maçlar yönettim, biraz hakemlikten anlarım. Bak Fatih Altaylı; şerefle kabzımallık yaptım. Patlıcandan, biberden özellikle hıyardan çok iyi anlarım. Kabzımallar da çok şerefli, saygıdeğer ve çalışkan insanlardır. Hepsi hıyardan çok iyi anlarlar. Bak Fatih Altaylı, ne zaman adam oluruz biliyor musun, insanları küçük görmediğimiz zaman!
İNAN KIRAÇ G.SARAY A.Ş
Galatasaray'ın kongresi yapıldı. Emanetçi bir yönetim geldi. Peki emanetçi yönetimin arkasında kim var, Ünal Aysal'ı getiren İnan Kıraç... Yani lisenin başındaki manevi başkan düğmeye basıyor, Türkiye'deki Galatasaraylıların başkanı seçiliyor. Kusura bakmayın, şu anda Galatasaray halkın takımı değil. Galatasaray Lisesi'nin takımı. Eğer Galatasaray bu lise sendromundan kurtulamazsa, seyirci açısından 20-30 sene sonra Kasımpaşa'nın şu andaki durumuna düşer. Yani Galatasaray'ın şu andaki görüntüsü İnan Kıraç Galatasaray AŞ görüntüsüdür.
TRİBÜNE OYNA KAZAN!
Abdurr ahim Albayrak Galatasaray'ın yeni yönetimine girdi. Ama Albayrak liseli değil. Liseliler, Albayrak'ın sempatik halinden faydalanıp yine onu mendil gibi kullanıp atacaklar, belli. Sevgili Albayrak da hep "Vatan, millet, Galatasaray" diyor. Çok seviyorum diyor. Mutlak seviyordur. Türkiye'deki tüm yöneticiler görev alınca hepsi o kulüpleri çok sevdiğinden bahsederler, o kulüpleri borçlandırırlar sonunda da o kulüpte 5 kuruşları kalmaz, hepsini alır giderler. Aynı Aysal'ın alacaklarını tahsil edip kaçtığı gibi. Albayrak da geçmişte Galatasaray'da görev yaparken kulübe 450 bin Dolar vermiş ve bu parayı alamamıştı. Rahmetli Özhan Canaydın zamanında Albayrak, Mesut Yılmaz'a rica edip alacağını tahsil etmişti. Peki şimdi Albayrak'a soruyorum. Prandelli'ye pastayı yedirirken gazetelere şirketinin ilanını verseydin, fotoğrafının yayınlandığı bütün gazete ve TV'lere kaç para öderdin. Ey kamuoyu, bu işler bizde böyle. Tribüne oynarsanız kazanırsınız.
BİLİC TAKIMINA HAKİM DEĞİL
Beşiktaş, Kayseri Erciyes'e yenildi, olabilir. Her takım her takımı yener. Teknik direktör Bilic yanlış futbolcu değiştirebilir, hata yapabilir, her şey tamam. Ama Gökhan Töre, bayram değil seyran değil saçma sapan bir şekilde hakeme küfür edip atılırsa bu şunu gösterir: Bilic disiplin olarak takıma hakim olamıyor. Yani Bilic istediği kadar takımı iyi çalıştırsın, demek ki hala takımına hakim değil. Gökhan Töre, mecazi manada söylüyorum resmen takımını satmıştır. Aynen Bekir ve Alves gibi.
HAKEMLERE YÜREK YEDİRİN!
Zekeriya Alp diyor ki, "Hakemlere çok iyi eğitim veriyoruz, çalıştırıyoruz." Bu kadar iyi çalışan hakemlerimiz UEFA testlerinde sınıfta kalıyorlar. İşte Bülent Yıldırım, işte Fırat Aydınus. Sonra da bunları FIFA listesinden çıkarıp tekrar Tolga Özkalfa'yı almaya kalkıyorlar. Hani istikbal? Zekeriya Alp isterse bir gün bizim programa gelebilir. İstediği görüntüyü, kasedi getirebilir. Ben de getiririm oturur tartışırız. Bakalım eğitim nasıl veriliyor? Zekeriya kardeşim, sen hakemlerine eğitimden önce kalp nakli yaptır. Ölen cesur insanlar bulursan onların kalbini senin korkak hakemlerine naklet ki cesaretlensinler. Oyun kurallarını herkes öğrenir ama o kurallara düdük çalacak hakem lazım Zekeriya. Bulamazsan gel ben sana Asmalımescit'te yürek bulayım.
"SEN AĞLAMA İSMAİL, DAYANAMAM..."
F.Bahç e bu sene şampiyon olabilir, kadrosu buna müsait. Ama F.Bahçe net bir şekilde söyleyeyim yaşlanıyor ve hala ileriye dönük planlar yapmıyor. Şu anda da futbolcuya dayalı düzen var. Ersun Yanal'ı gönderip İsmail Kartal'ın göreve gelmesini isteyen futbolcular Kartal'a sahip çıkamıyorlar. Çünkü çalışmıyorlar. Ama Kartal'a emredip gel buraya diyebiliyorlar. İşin daha da enteresan ve arabesk yanı... Yani F.Bahçe Teknik Direktörü ağlıyor. Sonunda şöyle bir şarkı bestelenebilir: "Sen ağlama İsmail, dayanamam..."
HALİLHODZİC TARİHİYLE YAŞIYOR
Halilhodzic, tarihiyle yaşıyor. Takım kötü olabilir, mağlup da olabilir, önemli değil. Ama her sorulduğunda cebinden telini çıkarıp "Bakın beni kimler istiyor" diye göstermesin. Hani evde kalmış kızlar vardır ya anneleri söylerler, "Kızımı ne doktorlar ne mühendislere vermedim" diye. Yalnız bu takım şöyle böyle de iki futbolcu kadro dışı. Her maça ayrı kadro çıkaran Halilhodzic bir tek Cezayirlileri kesmiyor. Demek ki onların da sol kalçalarında boncuk var!