Büyük maçları beklerken mottosu "konsantrasyon" olan bir camianın başkanı Avrupa'da sezonun ilk sınavı PAOK maçı öncesinde Florya'nın betonundan, istifa etmiş sportif direktöründen bahsediyordu. Bir yönetim geleneği galiba. Tottenham maçı öncesinde de ikinci başkanı hakem hatalarının çetelesini tutmak için şov programı pazarlığı yapıyormuş. Büyük Galatasaray için küçük akılların trajedileri bunlar. Davinson'u üçlünün sağına çekmek dünkü maçın santrasında önemli doğrularından biriydi. Obsesif olarak geriden topla çıkmaya çalışan İngilizlere yapılan yoğun baskı rakibi sersemletti. Yunus'un muhteşem golü sonrasında hem hücumda hem savunmada müthiş futbol oynayan Galatasaray ne kadar sürebilir ki, dedirten presini 45 dakikaya taşıdı. Tottenham'ın tek fırsatta bulduğu gol, Buruk'un takımı adına 11 hücum, geçen sezonki Bayern Münih maçından sonra Galatasaray'ın en iyi oyunu ve hatta tabeladan bağımsız belki de Galatasaray tarihinin en iyi performanslarından biri. 46-65 arası Galatasaray, Tottenham'a tarihinin en büyük hezimetlerinden birini yaşatabilirdi. Kaçırmaya doymadılar. İngilizler, ikinci yarının ikinci hücumda bir gol daha buldular ve böylesine görkemli bir oyunun son çeyreği yine tedirginlikle ve İcardi'nin sakatlığının hüznüyle geçti. Fark ikiyi bulmuşken ikinci yarının ortalarında Buruk, İcardi'yi oyundan alabilirdi. Bu konudaki inadı sürüyor. Böylesi görkemli bir oyunun karşılığı bu tabela değil, çok daha farklı olmalıydı… Elbette İcardi'nin sakatlığı sezonun kalanı için hem ünlem hem soru işareti.