Evinden uzakta portatif bir analog radyoda bol cızırtılar arasında bir müziği ararsın da bulamazsın ya öyle başladı Galatasaray oyuna. Ayağının ayarı düzgün kimse yoktu sahada. Oysa ki Okan Buruk bir büyük maça daha iyi hazırlanmıştı. Taşların yerine oturması budur. Defans temelli Kaan'ın sol bekte Visca'yı karşılayacağı, güçlü fiziğiyle Barış'ın bu sezon ligde ilk kez 11 çıkan Hüseyin'in üzerine yürüyeceği ve gezgin oyunu, adam eksiltme yeteneğiyle Zaha'nın rakibin iki stoperinin dengesini bozacağı bir oyun. Trabzonspor, rakibinin bu cızırtılı oyunundan faydalanamayıp 1-0 geriye düştüğünde sadece sağ kanatta Visca ve ona yakın oynayan Mendy ile direniyor, ön alan baskısından kaçmak isteyen Avcı'nın takımı sürekli yüksek vuruyordu. Bunları iyi savuşturan Galatasaray'ın bu sezon en düşük pas yüzdesiyle devreye önde, direkten dönen ve artı 2 net pozisyonla gitmesi de ev sahibinin problemiydi. Antalya deplasmanındaki Trabzonpsor'u izleyenler kenardan getirecek esaslı gücü olmayan takımın, ikinci 45'te düşeceğini tahmin etmişlerdir. Bu devrede skor avantajıyla geçiş oyunu geçen sezonun iki referans maçı Başakşehir ve Fenerbahçe derbilerini hatırlattı elbette. Aktürkoğlu savunma için de çok çalıştı, 2 golle de kendine geldi. Zaha için de bu bir ton moral demek! Temiz asistler ve usta vuruşlarla farka koştu Galatasaray. Trabzon'a "Davinson'un 12 milyonluk artı opsiyonu", "Buruk'un ödenmeyen maaşı" gibi organize dezenformasyonların kuru gürültüsüyle gelmişlerdi. Doğru bilgi şu: "Puan farkını kapattılar, 5 gol atıp döndüler."