Zalgiris deplasmanındaki kötü futbolun doğrusu kabul edilebilir bahaneleri var. Suni çim zemin, kamp yorgunu takım, eksikler, sakatlar... Yine de iki golü kalesinde görmek Okan Buruk'un takımı için dün akşama dair en mühim uyarıydı. Rövanşa fazla risk almadan, rakibin hatasını kollayacak ama işin savunma tarafında sağlam duracak bir oyun lazımdı, planını da buna göre yapmıştı. Kaleyi gole kapattığınızda bu takımın hücumcuları tabelayı çözer.
Dün Ljubljana maça Farioli'nin Alanya'sı gibi başladı, defanstan pasla çıkarken kaliteleri bir yerde açık verecekti. O baskıda Kerem ile golü bulduğunda Galatasaray tarafında Okan Buruk'un kendi savunmasından çıkarken uzun vuran oyununu izliyorduk. Orta sahada Sergio ısrarla kötü oynamaya devam ediyor, elbette ki transfer gerekiyor ama sarı-kırmızılı takım için iyi haber, defasın önünü kapatacak adamı transfer piyasasında aramayacak olması… Torreira döndüğünde bu sorun elbette ki çözülecek. Sezonu iyi bitiren Kazımcan iyi fiziğine rağmen ikili mücadelelerde güçsüz, ayakları yere daha sağlam basmalı.
Ljubljana'nın ilk yarıda 7 hücumla Galatasaray kalesine gelmesi de orta sahanın problemiydi. Oyunu soğutamadılar ama ikinci yarının başında Kerem'in hızlı hücumdaki nefis pasından doğan golle rakibin ipine çektiler. Barış Alper, Abdülkerim, Mertens, Muslera ve Kerem ile rövanş maçı formaliteye döndü. Yoğun fikstürde Trabzonspor maçı öncesi rotasyon için de gerekli olan buydu.
Futbol Federasyonu'na mühim bir soruyla bitireyim: Biz neden Avrupa deplasmanlarında Türkiye'de yasal olarak bahis oynatması yasak olan bahis şirketlerinin Türkçe reklamlarını saha kenarındaki panolarda ve kale arkasında sanal reklam olarak izliyoruz?