Birkaç yıldır transfer döneminin genç taraftarlara futbol sezonundan çok daha fazla heyecan yaşattığı ortada. Menajerlik oyunlarıyla büyüyen, her futbolcuyu tanıyan, nice şampiyonluklar kazanmış Z kuşağının forse ettiği sosyal medyada, 'Onu çekelim, bunu satalım' mesajları, oyunun kendisinden daha zevkli... Lakin futbol böyle bir oyun değil ve sanal şampiyonların hiçbiri, hayatlarında bırakın bir sezon başı kampını; bir idman bile izlemediler. Sonuç odaklılar, kazandın, büyüksün, kaybedersen yerin dibine bat. Ağızdaki bir çikletin aromasının geçmesi kadar zamanı var futbolcuların: İki yanlış pasla çöpler, bir golle ise kral… G.Saray'ın dün Zalgiris deplasmanında iyi futbol oynamak için çok fazla sebebi yoktu. Ağır bir kamp, hazırlık maçları, başarılı bir transfer kampanyası ama orta sahası Berkan-Sergio-Yunus ile kurulmuş bir Okan Buruk takımı. Temmuz ayında kimse sizden iyi futbol beklemez, hedef Şampiyonlar Ligi grupları. Bunun için yapmanız gereken, bu turda rövanşı formaliteye çevirecek skoru alıp bir sonraki tura bakmak. Dün sallanan Galatasaray savunmasının kalesinde gördüğü iki golden fazlasını görebileceği gerçeği bir tarafa, kapanan bir rakibe karşı geçiş oynuyormuşçasına telaşlı futbol, asıl problem.
G.Saray turu geçer ama Okan Buruk'un şampiyon olurken de akan oyunu okumak konusundaki problemleri sürüyor. Kendisi dünya iyisi bir insan, altın kalpli, her Youtube yayınına katılacak kadar da gereksiz alçakgönüllü ve iletişime açık. Yalnız skordan bağımsız hatırlatırım: G.Saray teknik direktörlüğünün tanımı ve karşılığı bu değil… Takım elbise bu sıcak havada giyilmez belki ama Okan Buruk 'takım elbise'sini giymeli… Öyle terlemezse başka türlü terler yoksa…